‘köle-anne evladına yalvarıyor..
ulrike , sen aranıyor afişinde göründüğünden farklısın , bir kölenin çocuğusun – kendinde kölesin.. bu durumda seni ezenlere nasıl ateş edebilirsin.. artık köle olmak istemeyenlerin aklını çelmesine izin verme.. onları koruyamazsın.. ben senin köle kalmanı istiyorum – aynı benim gibi.. sen ve ben , efendilerin , kölelerin başkaldırısını daha başlamadan nasıl bastırdıklarını gördük.. çok sayıda köle öldü , ama biz hayatta kalabildik.. bugün efendilere kızanlar , bir kez daha kurtulmuş olmanın nasıl bir duygu olduğunu bilmiyorlar.. bunun tadını çıkar – çünkü keyfini çıkaracak bundan başka bir şeye sahip değiliz.. devrim büyük bir iş , bizler devrim için çok küçüğüz.. kölelerin ruhları oradan oraya savrulan kumlar gibidir , üzerine zafer inşa edilemez.. uykudan uyanıp özgürlük , özgürlüğü veren olmadı.. buna neden başkaları gibi razı olmadın.. bana bak.. ben direndim , efendiler bana vurdukları zaman bağırdım.. ama sen egemenleri öyle kızdırıyorsun ki , yeniden vurmak istiyorlar.. peki ama bunun için bile kötü muameleye maruz kalırsak , bundan sonra kim bağırmak isteyebilir.. sen uslu bir çocuksun.. sen iktidarın çitinin üzerinden kesinlikle atlamadın , başkaları atladı.. fakat onlar köpeklerini senin üzerine de saldılar.. ah çocuğum sen başka şeylere layıktın.. aslında önün çok açıktı.. mutlaka gardiyan olmayı başarırdın.. iktidarın ne kadar güçlü olduğunu görmüyor musun.. bütün köleler iktidara itaat ediyorlar.. isyan edip zafere ulaşanlar bile , köle olmaya devam edebilmek için , zaferlerini iktidarın ayakları altına serecekler.. köleler özgür olmak isteyenlerden nefret ederler.. özgür olanlar , isyanının ne kadar anlamsız olduğunu kavraman için sana yardım etmeyecekler.. cesaretin acımasız , çünkü kendi korkaklığımızı cesaretimizden nasıl gizleyebiliriz ki.. ebediyen köle kalmak yerine ölmeyi tercih etsen de , bizi huzursuz etmeye hiç hakkın yok.. biliyorum : sen hepimizin özgür olmasını istiyorsun : ama o zaman kendimizi daha iyi mi hissedeceğiz.. asya’da , afrika’da ve güney amerika’daki plantasyonlarda gardiyanlarını öldüren eziyet altındaki o toprak kölelerini tanrı affetsin.. biz ev kölelerininse , ellerinde kamçılarıyla o gardiyanları gönderen efendileri cehennemin dibine yollama hakkımız yok.. efendilerin evini düzen içinde tutmak bizim görevimiz.. çocuğum günaha girme.. iktidarın verdiği ceza ne kadar korkunç olursa olsun , tövbe et.. tanrının isteği bu.. üzerinde egemenlik kurmuş iktidarın uyruğu ol.. ulrike vazgeç.. tanrı , kendisini darmadağın etmek için uğraşan köleleri lanetler..’
ulrike meinhof
‘ULRIKE MEIHNOF..’ – JUTTA DITFURTH , Çeviri : SALİHA NAZLI KAYA , AGORA KİTAPLIĞI , Kasım 2010 , 464 Sayfa..
(agora kitaplığı’na bu değerli eser için çok teşekkür ederiz , yıllardır çok sayıda nadide eseri bizlere kazandırdılar.. özellikle sinema kitaplığından çok yararlandım.. ancak küçük bir gözden kaçma olayı olmuş sanırım kitabın yazarı ‘jutta ditfurth’un adı kitabın ön ve arka kapağında ‘jutta dilfurth’ olarak basılmış.. diğer basımlarda düzeltilecek bu unutkanlığı agora kitaplığı yöneticilerine buradan iletelim.. tekrar teşekkürler..
Crockett..)