‘j. clouzet : sizce nedir şefkatin anlamı..
jacques brel : şefkati seviyorum ben.. şefkati vermeyi de seviyorum almayı da.. ama genelde şefkatten yoksunuz hepimiz.. şefkati alma yürekliliğini gösteremiyoruz çünkü verme yürekliliğini de.. çünkü şefkat annelerimizden ve babalarımızdan gelmeliydi her şeyden önce.. aileyse bir zamanlar olduğu gibi değil artık.. yavaş yavaş yok oluyor şefkat ve en acısı , yeri hiçbir şeyle doldurulamıyor.. özellikle de kadınların eskisi denli müşfik olmadıklarını söylemek gerek.. bir tutkunun dışavurumudur aşk.. şefkatse bambaşka bir şeydir.. tutku yok olabilir günün birinde , şefkat hiç değişmez , hep olduğu gibi kalır.. öyle sanıyorum ki , şarkılarımdaki aşkla şefkati anlatmak istiyorum aslında.. bu hep böyle oldu ama ancak şimdi ayrımsayabiliyorum kimi gerçekleri..
j. clouzet : kadınların erkeklere önemsenebilecek birtakım şeyler getirebileceklerine inanıyor musunuz , dengeyi örneğin..
jacques brel : hayır.. kadınlar bir denge getirmezler erkeklere.. çünkü hep de verdiklerinden daha fazlasını alırlar , almak isterler sizden.. zamanla dengemizi yitirebilmemize de neden olurlar dahası.. sahip olduğumuz her şeyi kendilerine vermeye bizi zorunlu kılarlar da ondan.. bu oyunu oynamayı kabullenirsek , sonuçta bir boşlukta , yoksul ve soysuzlaşmış olarak buluveririz kendimizi.. ve oldukça sağlıklı mahluklar olduklarından , günün birinde bir başkası için terk ediverirler bizi.. aynanın karşısındadırlar.. biraz ruj sürerler dudaklarına.. yeniden başlar her şey.. hayır , kadınlar birtakım şeyler getirebilirler erkeklere , yadsıyamayız bunu.. ama bir denge değildir kuşkusuz getirdikleri..
j. clouzet : yalnızlığın size çok çekici geldiği doğru mu..
jacques brel : evet.. yalnız yaşamak günün birinde mutlaka gerçekleştireceğim bir tasarı.. tamıtamına bir yalnızlık isteği değil bu , kente yakın bir evde yaşayıp , kent merkezine örneğin haftada birkaç kez gidebileceğim bir yaşama düzeni daha çok..
bir münzevi olarak değil , kabuğuna çekilmiş bir kişi olarak yaşamak istiyorum yalnızca.. beni yavaş yavaş rahatsız etmeye başlayan kimi yanlış anlamaları kendimden uzak tutabilmek için böyle davranacağım.. böylelikle yalnız bir insan olmadığıma başkalarına inandırmak için umutsuzca sürdürdüğüm bu oyuna da son vermiş olabileceğim.. aslına bakılırsa sapına kadar bir yalnızım çünkü..’
BİR TEK AŞK KALINCA
bir tek aşk kalınca
paylaşılabilecek
aşkımızla birlik
yolculuk gününden
bir tek aşk kalınca
aşkım benim , seninle benimle
coşabilmesi için sevinçten
her saat ve her günün
bir tek aşk kalınca
yaşanabilelim diye sözlerimizi
ve söz verdiklerimize
inanmanın dışında
hiçbir zenginliksiz
bir tek aşk kalınca
çoğaltabilmek için tansıklarımızı
varoşların çirkinliğini
örtebilmek için güneşle
bir tek neden
bir tek şarkı
bir tek yardım için..
bir tek aşk kalınca
bir sabahın ilk saatlerinde
kadifeden paltolarla
giydirebilmek için yoksulları ve serserileri
bir tek aşk kalınca
yeryüzündeki tüm kötülüklere
basit bir ozan gibi
bir dua gibi sunulabilecek
bir tek aşk kalınca
tek dayanağı aramak olanlara
sunulabilecek
bir tek aşk kalınca
kavşakların her birinde
zorlayabilmek için yazgıyı
bir tek aşk kalınca
topa tüfeğe seslenebilmek
ve bir davula
söz geçirebilmek için
işte o zaman , işte o zaman
sevmek gücünden başka
hiçbir şeye sahip olmaksızın
ellerimizde tutacağız dostlar
ellerimizde tutacağız tüm dünyayı..
JACQUES BREL
‘Bir Yalnız Adam , JACQUES BREL..’ , MARİO LEVİ , Doğan Kitap , Mart 2010..