Archive for the ‘Müzik’ Category

‘ondan sonra her şey bulanıktı..’ : IAN CURTIS..

‘ian sadece duymak istediğini söylerdi’ diye anımsıyor morris.. ‘bir spiral içindeydi , ve durumu kötüye gidiyordu.. bazen düşünüyorum da yapabileceğimiz en iyi şey ‘bak , sen kendine gelene kadar yaptığımız şeye bir ara verelim’ demek olurdu..

ian bir seferinde arayıp ‘hollanda’ya yerleşip bir kitapçı açmak istiyorum’ dedi , 5 dakika sonra ‘hadi ama cumartesi bradford’dayız..’ dedi.. tek bir konuşmaydı ve hiçbir zaman gerisi gelmezdi..

sumner’in hatırladığı şekilde ‘çok kararlı bir insandı..’ ‘bir şey yapacak olursa kesinlikle kimseyle paylaşmazdı.. bir kere hatırlıyorum provadan döndüğümüz zaman bir mezarlığın yanından geçerken ‘bak eğer geçen hafta başarsaydın ismin şu taşların üzerinde yazılı olacaktı’ dedim.. insan gerçekten bu konuda düşünmek istiyordu.. ama o ‘ha , evet’ diyerek geçiştirdi.. cevapla bir bağlantısı yoktu..

joy division çalışmaya ‘love will tear us apart’ için bir klip çekerek , birmingham üniversitesi’nde canlı bir gösteriyle , yeni demoları kaydederek ve 20 mayıs 1980’de başlayacak amerika turnelerine hazırlanmakla devam etti..

18’i cuma günü grup yeni sahne kıyafetleri için alışverişe gitti.. ertesi gün curtis , barton street’teki evinde kendini öldürdü..

ailesi ve arkadaşları için yıkıcı bir darbeydi bu.. ‘ondan sonra her şey bulanıktı’ diyor hook..’

‘KARANLIK YILDIZ : JOY DIVISION ÜYELERİNİN GÖZÜNDEN IAN CURTIS’İN SON GÜNLERİ’ , Çeviri : ANIL KAROL..

(bu röportaj ve daha fazlası için ‘UNDERGROUND POETIX’in 7. sayısını tükenmeden hemen edinmelisiniz..)

KARMATE , Nayino..

‘sevenlerine müjde.. karmate fazla ara bırakmadan ‘nani’ albümünden sonra yeni bir albüme imza attı : ‘nayino..’

albüm raflarda yerini alalı bir kaç hafta oldu sanırım , haberini vermek ancak şimdiye kısmet oldu.. resul dindar’ın kendine has sesi ve tarzıyla karmate yine türküleri nakış gibi ince ince işlemiş yüreklerimizde birer sevgili gibi yerleri olsun diye.. resul dindar , ismail avcı , oktay üst , gökhan özkan , muhterem sur , yıldırım yalçınkaya’dan oluşan karmate grubunun ‘nayino’ albümüne grup dışından da yaklaşık 23 kişilik bir müzisyen , sanatçı grubu destek verip katkıda bulunmuş..

albüm de  toplam 17 şarkı , türkü var.. benim tutulduğum parçalar açılış parçası olan yağmur ve albüme adını veren ‘nayino’ parçası.. ha 17 parçadan ikisine mi tutuldun sadece ya diğerleri nasıl diye soracaksanız şunu diyeyim diğerleri de kaçkarlar kadar güzel ve hüzün dolu , karadeniz’in dalgaları gibi hırçın ve neşeli..

albümü gördüğümde asık suratım birden gülücüklerle doldu yerimde duramaz oldum.. reis’e hemen bir mesaj çaktım golü attım kendisine , müjdemi isterim dedim.. o da heyecanlandı hemen.. zaten kimse benle , reis’in anlamaz karadeniz müziklerine olan aşkımızın nedenini.. gerçekten ikimizin de karadenizle bir ilgisi yok kültürel bazda ya da memleket olarak.. ben güneyliyim , reis orta anadolu’dan ama ikimizde karadeniz türkülerinin , horonlarının hastasıyız hastası..

neyse fazla traşa gerek yok seçkin ve güzel müziklerin adresi ‘kalan müzikten’ çıkan bu albümü tükenmeden gidip alalım ve karmate’yle özgürlüğe , emeğe , paylaşıma , ortaklaşmaya , sevgiye , aşklara yelken açalım..’

 

Crockett..

 

KARMATE , Nayino.. 

1- Yağmur

2- Nayino

3- Kız Horonu

4- E Asiye

5- Hasta Oldum Derdune

6- Çhela

7- Sevdaluk

8- Yaylalar

9- Arabanun Egzosi

10 – Oy Çalamadum Gitti

11- Halanun Dereleri

12- Gandagana

13- Verteri

14- Dereler Akar Akar

15- Ela Gözli Sevduğum

16- Arja Bargış

17- Hopşera

 

Albüm Kapağından : 

‘karmate emeği ve paylaşımı simgeler.. emek ve paylaşım ise dostluğu , kardeşliği.. insan elinin değdiği her şey bozulurken günümüzde , bizler kültürel değerlerimizi korumak amacıyla çıktık yola.. karmate nedir , kimdir.. karmate biziz , karmate sizsiniz , karmate hepimiziz ve de hepimizin.. binlerce kişiden oluşuyor bu grup.. hepimiz bir şeyler yapıyoruz.. kimimiz türkü söylerken , kimimiz dinliyoruz.. kimimiz enstrumanıyla hayat verirken kimimiz alkışlayarak ve eşlik ederek tamamlıyor o büyülü ezgileri.. biz bir bütünüz.. sizler de bu bütünün en güzel parçaları.. buraya elinizde öğütülecek sevginizle , kardeşliğinizle , emeğinizle , dostluğunuzla , mutluluğunuzla , hüznünüzle , kültürünüzle , coşkunuzla geldiniz.. değirmeni biz kurduk , şimdi hep beraber çevirelim.. karmate’ye hoş geldiniz..’

 

KARMATE..

Günün Şarkısı : POLITIK KILLS – MANU CHAO..

Günün Şarkısı : POLITIK KILLS – MANU CHAO..

televizyonlardan , radyolardan , gazetelerden akan politika cıvıklıklarından bıkanlar için bugünün şarkısı manu chao’nun anlamlı ve tekerleme gibi olan ‘politik kills’ şarkısı olsun.. baş döndüren hızda değişen dünya ve ülkemiz politika gündemi cıvık olduğu kadar suya sabuna dokunmayan bir kapsamda ve hep aynı konular üzerinde dönüp dolaşıyor.. yıllardır hep aynı nakarat..

referandum hikayesi sürecinde niye aylakadamiz’da referandumla ilgili bir yazı olmadı diye tepkiler de geliyordu.. neden olmadı , neden renk verilmedi gibi tepkilerin yanında korkaklıkla da suçlandık.. güldük geçtik.. günümüz burjuva siyasetinin kompedanlarının kendi aralarındaki güçler dengesi savaşı için taraf gösterecek değildik..

zaten şu demokrasi ve oy kullanma meselesi kadar beni güldüren bir mekanizma yok.. bazıları işi o kadar ciddiye alıyor ki , mesela mesela mesela kim diyelim örneğin bay j.. beğenmediniz mi o zaman bay q olsun.. ha cinsiyetçilik mi oldu durun o zaman bayan x ve bay q olsun.. bunlar böyle seçim geceleri uyku uyuyamıyor.. yatakta bile , birbirilerine değil de tavana bakarak  kime ya da nasıl oy vereceğiz diye konuşup , planlar kuruyorlar , tartışıyorlar.. e tabi kolay değil ertesi gün ikisi ülkenin yönetimini ve gidişatını belirleyecekler..

uykusuz gecenin sabahında erkenden yataklardan kalkılıyor , traşlar olunuyor , saçlar toplanıyor , makyajlar yapılıyor , güzel kıyafetler giyiliyor , parfümler sıkılıyor , kimlikler ve seçmen kartları alınıyor , yola çıkılıyor..

ama ama ama , amanin o da ne.. şarrrr.. bereket yağıyor bardaktan boşanırcasına.. sanki yüce gök ‘ulen pazar pazar rahat mı rahatsız etti sizleri , ne işiniz var gidip oy kullanacaksınız , başka işiniz mi yok’ der gibi yağmuru boca ediyor üzerlerine.. bir yandan en ufak yağmurda bile göle dönen kaldırımlarda sürpriz kaldırım taşlarına basınca fışkıran suya ve yapanlara  küfrederek , bir yandan ıslanarak ve arabaların fışkırttığı sulardan kaçarak o yüce amaç uğruna sandıklara doğru yola devam ediliyor..  

yolda hala kafada dönüp dolaşıyor kime versek kime versek.. acaba doğru mu yapıyoruz.. yoksa öbürü mü daha iyi..  ve o anda kendisini o kadar güçlü hissediyorlar ki , oylarının değeriyle gurur duyuyorlar..

sırılsıklam vaziyette sandığa varan bayan x ve bay q bir de upuzun kuyruğu görünce dizlerinin bağı çözülüyor yorgunluktan , sinirden.. buğulanan gözlükler , ıslanan saçlarla , kapanmayan şemsiyelerle uğraşılıp vakit geçiriliyor.. sonra sıra yavaş yavaş kendilerine geldikçe heyecan ve gerilim artıyor.. ve sandığa doğru oy pusulası alınıp gidiliyor.. en güzeli de burası.. sandık başında da bir müddet düşünülüyor elde mühür.. şuna mı buna mı kime bassam mührü.. kolay değil ülkenin geleceği parmaklarının arasındaki mühürde.. dann diye vuracaksın mührü ve ertesi gün bambaşka bir ülkeye uyanacaksın.. aman bir kaç saniye daha düşün bayan x , bay q..

ama tabi o kadar da değil yahu , fazla düşünürsen de arkadan homurdanmalar artmaya başlar.. ‘hadi kardeşim ne yapıyorsun iki saattir , mührü mü yuttun yoksa..’ o anda birden heyecanla ve telaşla dann diye mühür vurulur.. ha bitti mi bitmez.. televizyonda gösterdikleri gibi mürekkep diğer taraflara sıçrayıp oy geçersiz olmasın diye pusula üf üf üflenir güzelcene , sonra kuruduğundan emin olunduktan sonra oy pusulası ters tarafa doğru katlanır ve zarfa özenle konulup cumbur lop sandığa atılır.. işte bu be , işte bu.. başardınız bayan x ve bay q.. bravo sizlere..

sonra çiftimiz çıkar evlerine doğru yol alırlar ve o heyecanlı bekleme süreci başlar.. seçim gecesi ve ertesi gün ise ayrı uzun hikayeler içerir.. kısacasını söyleyeyim : bayan x ve bay q’nun hayatında bir şey değişmez.. yine aynı kaldırımlardaki çamurlu su tuzakları , yine aynı kredi kartı sorunları , yine aynı çocukların okul giderleri , yine aynı sıkış tıkış belediye otobüsleri yine aynı geçim derdi , yine aynı trafik sorunları , yine aynı politik sorunlar dedikleri politika malzemeleri , yine aynı yine aynı yine aynı.. e değişen ne oldu.. p partisi gitti mesela pp partisi geldi ne değişti.. hiçbir şey.. o zaman kasmayın rahatta olun..  manu chao günümüz dünyasındaki politika zırvaları ve kandırmacaları için çok güzel yazmış ve söylemiş.. hep beraber dinleyelim nakarat kısmında en azından eşlik  edelim manu chao’nun ‘la radiolina’ albümündeki ‘politik kills’ şarkısına.. son olarak da ‘sarı’nın dipnotuna cevap vereyim : hoş geldin ‘sarı’ şekerim , hoş geldin..

 

Crockett..

  

POLITIK KILLS..

politik kills politik kills politik kills
politik kills politik kills politik kills
politik kills politik kills politik kills
politik need votes
politik needs your mind
politik needs human beings
politik need lies

thats what my friend is an evidence politik is violence
what my friend is a evidence politik is violence

politik kills politik kills politik kills
politik kills politik kills politik kills

politik use drugs
politik use bombs
politik need torpedoes
politik needs blood
thats what my friend is an evidence politik is violence
what my friend is a evidence politik is violence

politik need force poltik need cries
politik need ignorance politik need lies

politik kills politik kills
politik kills politik kills

politik need force politik need cries
politik need ignorance politik need lies

politik kills politik kills
politik kills politik kills..

MANU CHAO..

R.E.M – Drive

Tindersticks grubunun Jism şarkısından sonra keşfettim bu şarkıyı belkide ilk iki sırayı paylaşacak kadar güzel  .  Odanın loş ışığında yakılır  bir sigara dumanı karışır havaya belki bir kadeh şarap yada viski ve bu şarkı bilgisayarda sabaha kadar çalınır . Gözler kapatılır artık ne düşünürsünüz bilemiyorum . Müzik kutusundan R.E.M grubundan Drive şarkısını dinleyebilirsiniz . Bu şarkı benden tüm aylakadamiz ‘ cılara gelsin . Keyifli dinlemeler ….

 

Smack, crack, bushwhacked.
Tie another one to the racks, baby.Hey kids, rock and roll.
Nobody tells you where to go, baby.

What if i ride? What if you walk?
What if you rock around the clock?
Tick-tock. Tick-tock.
What if you did? What if you walk?
What if you tried to get off, baby?

Hey, kids, where are you?
Nobody tells you what to do, baby.

Hey kids, shake a leg.
Maybe you’re crazy in the head, baby.

Maybe you did. Maybe you walked.
Maybe you rocked around the clock.
Tick-tock. Tick-tock.
Maybe i ride. Maybe you walk.
Maybe i drive to get off, baby.

Hey kids, shake a leg.
Maybe you’re crazy in the head, baby.

Ollie, ollie.
Ollie ollie ollie.
Ollie ollie in come free, baby.

Hey, kids, where are you?
Nobody tells you what to do, baby.

Smack, crack. Shack-a-lack.
Tie another one to your back, baby.

Hey kids, rock and roll.
Nobody tells you where to go, baby.

Maybe you did. Maybe you walk.
Maybe you rock around the clock
Tick-tock. Tick-tock.
Maybe i ride. Maybe you walk.
Maybe i drive to get off, baby.

Hey kids, where are you?
Nobody tells you what to do, baby.

Hey kids, rock and roll.
Nobody tells you where to go, baby, baby, baby.

BLACKHAWK

Modern Folk Üçlüsü – Kırk Yılın Öyküsü 2010

Ahmet Kurtaran, Doğan Canku ve Selami Karaibrahimgil’den oluşan üçlü, özellikle Türk Sanat Müziği ve Türk Halk Müziğinden esinlenerek yaptıkları düzenlemeler ve özgün yapıtlarıyla, popüler müziğimizin en sevilen grupları arasında yer aldılar…

40 yıl boyunca, birbirinden başarılı 45’lik ve albümler yayınladılar. Yurt dışında ülkemizi başarıyla temsil ettiler… Türk pop müziğinin en önemli temel taşlarından biri oldular.

 

MODERN FOLK ÜÇLÜSÜ’NÜN “40 Yıllık Öyküsü” 1969 sonlarında Ankara’da başladı…

 

Modern Folk Üçlüsü; müzik araştırmacısı bir babanın oğlu, konservatuar eğitimli Doğan Canku, diş hekimi-akademisyen Ahmet Kurtaran ve İtalyan Filolojisi eğitimi görmüş, ardından Londra ve New-York’ta ülkemizi Turizm Ataşesi olarak temsil etmiş ve aynı bakanlıkta Tanıtma Genel Müdürü olmuş Selami Karaibrahimgil’den oluşmaktadır.

 

Modern Folk Üçlüsü, kurulduğu günden bugüne, kadrosunu aynen muhafaza eden, ülkemizin ön önemli vokal guruplarından birisidir.

 

Türk Folkloruna, yaptığı çalışmalar ve yorumlarla yepyeni bir kimlik kazandıran Modern Folk Üçlüsü, kısa bir zaman içinde ülkemizde büyük bir beğeni kazanmış, geniş halk kitleleri tarafından sevilir ve takip edilir olmuştur. Sonraki yıllarda da, pek çok müzisyen ve müzik topluluğuna ilham kaynağı olmuştur.

 

Folklorumuzun monofonik yapısını tahrif etmeden, uyumlu, kurallara bağlı bir armoni ve vokal anlayışı, Modern Folk Üçlüsü’nün vazgeçilmez karakteridir… Eserleri, çok sesliliğe uygunluğu açısından titizlikle seçerek seslendirir; abartı ve gösterişten uzak olarak. Her yorumda, sağlam bir ses ve enstrüman uyumu  mevcuttur.

 

Modern Folk Üçlüsü’nün, bu yeni yorum anlayışı daha sonraki yıllarda Doğan Canku’nun “Klasik Türk Müziği” eserleri ile “Türk Halk Müziği”nin özünü bozmadan armonize etmesi ile devam ettirmiştir.

 

Kendi akustik düzenlerinde; 3 vokal sesinin yanı sıra, gitar, banjo ve 12 telli gitardan oluşan yapılarına ek olarak, pek çok konser ve plak kayıtlarında, ülkemizin geleneksel enstrümanları olan bağlama, cura, tar, darbuka, kanun, ud, tambur, kemençe ve keman gibi enstrümanları da kullanmışlar ve bu yolun öncüsü olmuşlardır. Başlangıçta, müzik denetleme kurulları

 

tarafından yadırganan bu uygulama, gene Türk Müzikseverleri tarafından büyük beğeni ile karşılanmıştır..

 

Modern Folk Üçlüsü’nün bugün radyo ve televizyonlarımızda dinlemekte olduğumuz pop müziğimizdeki, Batı sazları ile Türk sazlarının beraberce kullanılmasının öncülerinden olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

 

Türk hafif müziğimizin bu köklü topluluğunun kendi adlarını taşıyan ve 45’likleri ve konser kayıtlarından oluşan ilk “LP’leri, Odeon tarafından Türk müzikseverlere sunulmuştur.

 

Modern Folk Üçlüsü’nün 40. yılında; 1969 yılından başlayarak müzikseverlerin beğenisine sunulan bu 16 eserin büyük kısmı, döneminde liste başı olmuştur. Grup da, aktif olduğu tüm bu yıllar boyunca, hep “en sevilen grup” unvanını azimle korumuştur.

 

Müziğe başladıkları ilk yıllarda Odeon’da yayınlanmış olan plaklarından, orijinal halleriyle, 16 eserlik bir audio CD hazırlandı.

 

Odeon Modern Folk Üçlüsü üyelerinin büyük titizlikle toplayarak günümüze taşıdıkları, zengin ve geniş arşivlerinden de, sizlere “40 YILIN ÖYKÜSÜ”nü DVD olarak sunuyor. Bu çalışmaya ayrıca; bundan 5 yıl önce 2 Ağustos2005’de, gurubun İstanbul Açıkhava Tiyatrosu’nda, Orhan Şallıel yönetimindeki “Senfoni Orkestrası ve Korosu” eşliğinde gerçekleştirdiği “35.yıl Konseri”ni de ilave ettik… Bu konserde bazı şarkılarda kendilerine solist olarak Esin Afşar, Timur Selçuk, Nükhet Duru, Ayşegül Aldinç ve Brillant Dadaşova eşlik etmişti.

 

Arşiv tutkunları için eşsiz değeri olan bu yapım, sadece Modern Folk Üçlüsü’nün değil, pop müziğimizin de 40 yıllık bir özeti niteliğini taşımaktadır.

 

Bu 40 yıllık anıların toplandığı DVD’de ülkemizin pek çok sanatçı, besteci, söz yazarı, yorumcu, kompozitör, gazeteci, köşe yazarı ve ünlü simayı göreceksiniz…

 

1. Ali Paşa Ağıtı
2. Deriko
3. Su Gelir Ark Uyanır
4. Tello
5. Sarhoş Oğlan
6. Leblebi
7. Gelin Ayşe
8. Diley Diley Yar
9. Dududilli
10. Dözerem
11. Klasikler -1 Kız Sen Geldin
12. Ağlamak Geliyor İçimden
13. Unutalım Her Derdi
14. Hiç Belli Olmaz
15. Kim Ayırdı Sevenleri
16. Arkadaş Dur Bekle

Grup Çipura – Aşşk

Önsözden;
Yaklaşık üç yıl önce, sevgili dostumuz Ayhan Orhuntaş’la başlayan albüm serüvenimiz nihayete ulaştı..Günahıyla sevabıyla içimize sinen bir albüm oldu. Bestelerdeki samimiyete albüm kayıtlarında da korumak için sadece canlı sazlar kullandık.

Çoğu yerde sazların hatalarını bile digital ortamda düzeltmedik. Kayıtlarda bize yardımcı olan Erkan Akpınar, Duygu Müzik’in sahibi Sinan Çelik, buzuki kayıtlarında parçalara ruhunu katan güzel insan Buziki Orhan’a, sevgili dostumuz Nahit Sucu’ya, fotoğraf çekimlerini yapan Pelin Kekeç’e ve Burcak Subutay’a teşekkürü borç biliriz..

Neden çipura? Nazım Hikmet “deniz olunmalı oğul” diyordu. Biz bir balıkla başlıyoruz. Hem Akdeniz’e hem de Ege’ye ait olan, bizim müziğimizin en iyi sembolleştiğine inandığımız bir balık. Biz Çipura’yı bir akvaryumda büyütüp denize bıraktık, ellerinize..

Kerem KEKEÇ : Çipura’nın gitaristi  ve solisti, aynı zamanda bestecisi. Heybeliada Hüseyin Rahmi Gürpınar Çok Programlı Lisesi’nde müzik öğretmeni.  Müzik için mühendisliği bile terk etti. Yaklaşık 15 yıldır müzikle profesyonelce uğraşmakta  ve kendini müzik yoluyla ifade etmeye çalışmaktadır. Bu 15 yıl boyunca bir çok grupla ve müzisyenle birlikte çalıştı. Yaklaşık 3 yıl önce Çipura’yı kurup artık kendi parçalarından oluşan ilk albümleri AŞŞK’ ı dinleyicilere ulaştırmayı başardılar.
İhsan Duygu KOÇOĞLU : Çipura’nın perküsyonisti. Müziğe merakı ilkokul çağlarında tükenmez kalemleri baget niyetine kullanarak vurduğu sehpalardaki beyaz dantelleri mahvetmesiyle başladı.  Ortaokul ve lise yıllarında perküsyona olan ilgisi giderek arttı. Kısa bir dönem Pera’da klasik gitar eğitimi aldı. Sonraları çeşitli ritm atölyelerine katıldı. İlk heyecanını 2002’de Harbiye Açıkhava Tiyatrosu’ndaki Jazz festivalinde yaşadı.  Dönem dönem Kerem’e sahne ve konserlerde eşlik etti. Gurubun kurulmasıyla birlikte çeşitli barlarda bu birliktelik sürdü. Bu durum Çipura’nın profesyonel çalışmasında da devam etti.

Murat AKBULUT : Çipura’nın bas gitaristi. Çevre Koleji’nde müzik öğretmeni. Kerem’le üniversiteden sınıf arkadaşları. Lise son sınıfa kadar müzikle ilgisi derslerde yanında oturduğu çocukluk arkadaşıyla kafalarını sıranın gözüne sokup şarkı söylemekten ileri gitmemiştir Hatta ağabeylerinin çaldığı bağlama ve gitar gecelerinde bile tribün tezahüratı yaparak geceye ayrı bir renk katmıştır.

Alper KURUM :Çipura’nın nefesli sazlar üstadı ve vokalisti. Kerem ve Ertuğrul ile birlikte yaklaşık 8 yıldır beraber müzik yapıyorlar. Boş zamanlarında bir inşaat şirketinde inşaat mühendisliği yapıyor.

Ertuğrul Memed KOÇ : Çipura’nın bateristi. Grubun en genç ve yakışıklı elemanı. Su ürünleri mühendisi ve aynı zamanda dalgıç hocası.  Müzik onun için bir yaşam biçimi.

Albümdeki Parçalar :

 

01 Yalancı Dünya
02 Biçare
03 Elveda
04 Özledim Seni
05 Anamın Lafları
06 Ay Üç Çeyrek
07 Gülleri Döküyorum
08 Aşşk!
09 Acıları Kaldır
10 Dön Yüreğim
11 Kalbim
12 Yetmiyor

Belki 2005 yılında çıkmış olan bu albümü bilenleriniz vardır ama hala bilmeyeniniz varsa gidin kendinize bir güzellik yapın ve bu albümü satın alın . Emin olun beğeneceksiniz . Müzikle kalın ..

BLACKHAWK

 

Günün Türküsü : ADIYAMAN..

geçen hafta doktorlardan kaçamak içerken hep ‘adıyaman’ türküsünü dinledim..  bugün bilgisayar başında cebelleşirken de bir ara yine kulağım ona takıldı , başladım yine onu dinlemeye.. gelin bugünün türküsü ‘adıyaman’ olsun.. ama bulabilirseniz ‘grup tavır’dan dinleyin diyeceğim fakat ‘reis’ bir kıyak yaparsa müzik kutumuzdan da dinlersiniz kim bilir.. müzikle kalın..

Crockett..

ADIYAMAN.. 

düz tara yar düz tara
yar zülfün düz tara 
doksan dokuz yarem var
sen açtırdın yüz yara

oy aman aman aman
burası adıyaman 
alem düşman kesilir 
seni sevdiğim zaman 

düzdedir yar düzdedir
yar zülfün dizdedir 
nice güzeller sevdim 
hala gönlüm sendedir

 

oy aman aman aman
burası adıyaman 
alem düşman kesilir 
seni sevdiğim zaman..

(Anonim..)

dikkat askersiz bölge

Farklı olanı kendine benzetmek yahut görmezden gelinebilecek kadar marjinal ilan etmek iktidarcıkların, bizzat mevcudiyetleri için, sorgulanılamaz -sandıkları- yöntemleridir. Etrafında deniz olsun olmasın, adacıklardan vatan yaratmak, imal ettiği yavrucukların kayıtsız şartsız o mamul olmasını ve sadece kendisine ait olmasını istemek, iktidarın kurduğu hiyerarşide, hepimizi baştan bildik bir egemenlik kıskacına götürür.

Adacıklar hiçbir yere dönüşür; tarifini iktidarlardan, kurucularından, kurtarıcılarından alır, yabancılaşır, aynılaşır. Egemen, eşitsiz tahrip alanını böylece yaratır. Korku kokar, nefrete döner, neşe körelir, mana yiter, içten içe isyan eder. Yavrular kıskaçtadır ve özgürleşmek için çırpınır. Kanatları körpedir, yuvadan aşağı asla itilmez. Had safhada olan teşvik değil tehdit de olsa uçacağı anı kendi yaratır.

Faşizm kendini dayatır, en estetikleştirilmiş formlarda, şefkatliymişçesine, tam da gündelik yaşamda, sonsuzca.. Militarizm kokar her yer, çözümsüzlüktür tek muteber değer. Aksi dile gelmez, dile gelmedikçe düşlere girmez; umut kayıptır ve hiç kimse yalnızlaşır.

Coğrafyalar parsellenmiştir, hem de biz kimseciklere sorulmadan. Yüksek ve temsili iktidarlar arasına sıkışmış bir politika içinde yok olan insani, basit, tekil ve dolayısıyla kolektif yaşamlardır.

Süre giden çözümsüzlükse eğer, mevcut militer aparat sorgulanmalı ve askersiz bölgeler yaratılmalıdır. Sınır çoğalır ve yakınlaşır, daralır ve daraltır, sınıfsa uzaklaşır, gözden yiter; lakin sınırsızca oradadır ve bakmamızı bekler.

Doğru nota yok, notayı koymak, aramak, basmak yeter; silahsız bir dünya için şarkı söylemeye değer.


kayıt / recording: Bandista, Stüdyo Red / İSTANBUL editing: Bandista
miksaj / mixing:
Stüdyo Red / İSTANBUL mastering: Analog Dimension / Krakovany, PIEŠŤANY kapak / cover: Bandista ağustos / august 2010

… ya emperyalizmin zaferi, tıpkı kadim Roma’daki gibi tüm bir uygarlığın çöküşü, nüfussuzlaşma, perişanlık … büyük bir mezarlık. Yahut enternasyonal proletaryanın emperyalizm ve onun savaş yöntemleri karşısındaki şuurlu etkin mücadelesi demek olan sosyalizmin zaferi. Bu dünya tarihinin dilemması, tam bir ‘ya o ya o sorusu;’ ibrenin hangi yöne döneceği kararı sınıf-farkındalığındaki proletaryanın önünde duruyor. Uygarlığın geleceği ve insanlık, proletaryanın devrimci enstrümanlarını eline alıp bu terazi dengesini bozmasına bağlıdır. Bu savaşta emperyalizm kazandı. Onun kanlı soykırım kılıcı, ibreyi ızdırabın uçurumuna doğru gaddarca bükmüştür. Tüm sefaletin ve utancın yegâne telafisi proletaryanın kendi kaderinin hükmünü nasıl ele geçireceğini ve hâkim sınıflara uşaklık rolünden nasıl kurtulabileceğini kaybettiğimiz bu savaştan öğrenmemiz durumunda olabilir.

Fotoğraf çekmek , şarkılara eşlik etmek , işgallere karşı özgürlüğü haykırmak serbesttir  , gereklidir !

Daha fazlası ve albümü indirmek için lütfen ziyaret ediniz  : http://tayfabandista.org/blog/

BLACKHAWK

Tunay Bozyiğit – Seyduna & Şahrud 5

Yeni bir albümden bahsedeceğim sizlere gerçekten dinlemekten bıkmadığım iki gündür aralıksız dinlediğim bir albümden ; Seyduna & Şahrud Serisinin 5. Albümünü : Söz Ateştir , Her Ağız Taşıyamaz .

 

Yayın Tarihi : 30.07.2010
Türü : THM
Yapımcı : Güvercin
Süre : 1:17:35 Saat:dk:sn
Dili : Türkçe

Parça Listesi :

1- İlkay Akkaya – Dağ Var

2- Cevdet Bağca – Güle Bakan

3- Cevdet Bağca – Güvercin

4- Handan Aydın – Cana Katarım

5- Handan Aydın – Martılar

6- Oğuz Boran – Saklımda Yangınımsın

7- Özge Öz – Ömür Göçeğim

8- Burcu Yeşilbağ – Chebere

9- Kartuğ – Ceylan

10- Metin Yılmaz – Yakasız İstanbul

11- Metin Yılmaz – Avare

12- Metin Yılmaz – Ana

13- Metin Yılmaz – Şahrud

14- Tunay Bozyiğit –  Al Götür

15- Tunay Bozyiğit – Mor Yatan

16- Tunay Bozyiğit – Yüreğimde Yara Sesi

 

Bu kadar sanatçının emeği olan albümü lütfen internetten indirmeyiniz albümün orjinalini almanızı şiddetle tavsiye ediyorum .

BLACKHAWK

Günün Şarkısı : SABIR TAŞIM.. – HARİKA DEĞİRMENCİ

‘diğerine yazmıştım..

bu telefonu açmışsın..

seni seviyorum..

sana bir şey olmasın..

ben sensiz kalmayayım..

sensiz olmayı hiç düşünmemiştim daha..’

 

bitmeyen ve bitmeyecek gibi görünen yağmurlu , serin günlerde bu ‘sensizlik cehenneminin ateşlerinde’ yukarıdaki alıntıda yazdıkların gibi bana yazdığın ya da yazmadığın (kim bilir belki hepsi sonu gelmeyen bir rüyanın parçalarıdır) yüzlerce mesajı , maili ve yazıyı okuyarak yanarken ,  donuk bir ruh haliyle geceden kalma sarhoşluğumla yalpalayarak sabahleyin bilgisayarın başına oturdum.. kahvaltı etmemiştim ama içmek istiyordum.. içtikçe sana daha da yakın oluyorum.. anlattığımda komik geliyor belki herkese fakat benim hoşuma gidiyor artık bu durum..

bana saçma sapan bir ‘sensizlik’ biçtin.. amenna kabul ettik fakat biçtiğin bu ceza boşuna.. ben çözümünü buldum işte.. içiyorum ve hop senin yanında bitiveriyorum hemen.. hep yanındayım böylece.. aylar boyunca yanına , yaşadığın o deniz kenarındaki ‘kara’ şehre yaptığım günlük yüzlerce kilometrelik umutsuz yolculuklardan daha kolay bu yöntem.. içiyorum ve kopuyorum dış dünyadan ve sadece seninle kalabiliyorum.. öyle bir ruh hali işte yaşayan bilir.. ne sen ne başkası , senin yanı başındayken  , belki belki belki sana bir metre uzaktayken  seni görememenin acısını bilemez.. hissedebilseydin bu acımı ve yaşadıklarımı düşünebilseydin yanı başına her gün koşturup gelen bana bu ‘yok oluşu’ yaşatmazdın sen..  

işte bu ‘sağlıklı ruh halimle’ bitik mideme daha fazla eziyet etmemek için müzik dinleyerek esrikliğimi uzatmak istedim.. yarı sarhoş bir halde açtım eski şarkıların klasörünü.. dolandım şarkıların üzerinde.. harika değirmenci’nin ‘sabır taşım’ şarkısı gözüme çarptı , dinlemeye başladım.. mest oldum sabah sabah.. sana söylediğim sabah ‘duam’ oldu ‘sabır taşım’ şarkısı..

sonra harika değirmencinin güzelliği aklıma geldi.. şimdinin defolu , kendini beğenmiş şarkıcı , oyuncularına inat ışıl ışıl , duru bir güzellik : harika değirmenci..

1975 türkiye güzeli kendisi.. harika değirmenci ismiyle ve değişik isimlerle birçok 45’liğe imza atmış.. iki de sinema filmi var bu güzel ablamızın.. ‘sabır taşım’ şarkısı zaten oynadığı iki filmden biri olan ‘fırtına’ filminde söylediği bir şarkı.. harika değirmenci’nin sinema serüveni kısa sürmüş , evlendikten sonra film yapmamış.. hoş filmler konusunda pek olumlu şeyler yazamayacağım.. klasik zengin-fakir duygusal top çevirmeleri konu alıyor filmleri..

 

ama kesin olan şudur ki harika değirmenci sesiyle ve güzelliğiyle büyülemiştir herkesi yetmişli yıllarda.. dedim ya yukarıda : bir harika değirmenci’ye bakın bir de günümüzdekilere.. tamam tamam fazla sağa sola salça olup sataşmayacağım bugünlük..

‘reis’in katkılarıyla ilerleyen saatlerde ya da yarın belki de yarından yakın umarım dinleyebileceksiniz ‘sabır taşım’ şarkısını.. kim bilir belki de dinleyemeyeceksiniz.. yok yok bir ara dinlersiniz , dediklerimizi yapmadığımız olmadı şimdiye kadar.. oldu mu yoksa..

neyse bu kadar yeter..

şimdi ne yapıyorsanız hemen durun , boş verin  her şeye , koşturup çalışmayın.. basın gidin en yakın deniz kenarına , deniz yoksa mutlaka vardır yakınlarda sessiz sakin bir park , gidin , ağaçların altına koşun , oturun bir banka ve aylak aylak gökyüzüne , denize , ağaçlara neye istiyorsanız ona bakın , her şeyi unutun ve harika değirmenci ablamızı dinleyin ve müzikle kalın.. ben mi.. ben senin yanındayım işte.. yine oturmuş içiyorum seninle ve iliklerime kadar ‘sensizliği’ yaşıyorum..

Crockett..

SABIR TAŞIM..

sensizliğim senden sonraki aşkım
yalnızlığım benim tek arkadaşım
sende kaldı mutluluğum arayıp da her bulduğum
rüyalarım umutlarım da sende..

seni hatırlar dururum kadehlerde sarhoşluğum
gelsen de bir hiç gelmesen de..

yavaş yavaş eriyor sabır taşım
yaklaşıyor kapıma adımların..

‘HARİKA DEĞİRMENCİ’