‘bize içecek bir şeyler getir ,’ diye seslendi bay baker , sonra da iskemlelerden birine oturup konuğuna diğerini işaret etti.. stevenson ayak sesleri ve kap-kacak tıngırtısı duydu ; sonunda arkalarındaki karanlıktan siyah bir el uzandı ve masanın üstüne bir sürahiyle iki bardak bıraktı..
bay baker içkileri koyup bardaklardan birini stevenson’a doğru itti..
‘için.. bu cehennemde yaşamak istiyorsanız , hem bedeniniz , hem ruhunuz güçlü olmalı..’
‘içki içmezsiniz diye düşünmüştüm,’ dedi stevenson..
‘ben içerim , ama onlar içmemeli,’ diye yavaşça yanıtladı bay baker.. ‘ben önümde uzandığını bildiğim yoldan şaşmadan ilerleyebilirim ; onlar içinse her bir damla , yoldan çıkma nedenidir.. kendi cehennemlerinde yanmalarını , o çok sever gözüktükleri alkole hepsini iyice bulayıp ateşe vermeyi çok isterdim.. bu yitik insanlıktan nefret ediyorum..’
‘ben ne oluyorum öyleyse.. ben de içkiye yenik düşmüş biri değil miyim..’
bay baker güldü..
‘buna kendiniz karar vermelisiniz..’
‘iyi bir bardak içkiden ve bir tabak yemekten mahrum bırakmam kendimi.. başka bir insanı da bırakmam.. yaşam sevgisi güçlü bir tutkudur , yiyecek içecek gibi basit şeylerde bile bu tutkunun peşinden hep gitmişimdir..’
‘öyle mi..’ dedi bay baker.. ‘ben sevginin güçlü bir tutku olduğuna inanmıyorum.. korku güçlü bir tutkudur ; yaşamın en yoğun sevinçlerini tatmak istiyorsanız korkuyla aşık atmalısınız..’
‘ben de korkarım , ama bunu , yaşamı daha da yoğun bir şekilde sevmek için kullanırım..’
ciğerlerinizi eprimiş bir tüle çeviren ve sizi mendiliniz kanlanana kadar öksürten yaşamı mı..’
‘mendillerimdeki kan bir kazadır , yaşama bakışımı belirlemez.. beni incitmiş ya da köklü bir şekilde değiştirmiş değildir..’
‘öyle diyorsunuz.. bu zavallıları yalnızca içkiden değil , ekmek ve sudan da mahrum bırakma pahasına sağlıklı bir yaşam sürebilecek olsanız , bunu yaparsınız.. kendi rahatınız için kim olursa olsun herkesin ruhunu gözden çıkarırsınız..’
‘bunun doğru olmadığını biliyorsunuz..’
bay baker gülümsedi.. ‘ neyse ki bu iddiayı sınama imkanınız yok..’
‘olmasını isterdim ama , sizin adınıza.. nerede durduğumu size göstermek istiyorum..’
uzun bir sessizlik oldu , stevenson , masanın öbür tarafındaki bay baker’in , ışık halkasının kenarındaki ince , sevimsiz gülümsemesine baktı.. sessizliği bölme gereksinimi duydu..
‘aslında haklısınız.. uygarlığımız içi boş bir sahtekarlık.. yaşamın bütün eğlencesi kayboluyor onun yüzünden.. becerdiği tek şey , dünya yüzeyinde daha büyük sayıda insanı aynı anda mutsuz kılmak.. ama bir de sonsuz mutlulukla dolu pek çok an var , cenneti görebildiğimiz anlar , bunlar için yaşıyorum ben.. yine de bu anların bir teki için bile başka bir insanın acı çekmesine neden olmayı kabul edemem..’
Palmiyelerin Altında Stevenson.. – ALBERTO MANGUEL , Çeviri : Cem Akaş , YKY , Mayıs 2004..