BU SES HİÇ SUSMAYACAK !
‘büyük bir onur yaşıyoruz. halkın sanatını yapmak üzere yola çıkışımızdan bu yana tam 25 yıl geçmiş. neler neler yaşanmış bu süre boyunca… ve işte şimdi, her şeye rağmen durmadan, hiç durmadan yürüyebilmeyi başarmanın onuruyla buradayız… 25 yılımıza dair söyleyeceklerimizi ruhi su ustamızın mezarı başında söylemek istedik. çünkü o’ndan ve o’nun gibi ustalarımızdan öğrendik halkın sanatını yapmayı. ve onlardan öğrendiklerimizle yürüyebildik 25 yıl boyunca…
yaşama sevincini, umudu, insanca bir yaşamı anlatmak istedik. bir şeylerin değişmek zorunda olduğunu ve bunu değiştirmenin insanların iradesi ile mümkün olduğunu söylemek istedik. piyasa denilen cangılın ortasında kirletilmemiş, yeni bir ses, yeni bir yol ararken; yüzümüzü anadolu halklarının binlerce yıldan bu yana süzülüp gelen seslerine çevirdik. ve orada ezgileriyle, sesleriyle ve hayatlarıyla sanatın ve müziğin bilinen yasalarını yeniden yeniden öğrenmemizi ve sorgulamamızı sağlayan anadolu’nun büyük ozanlarına rastladık…
müziğin, şiirin, genel olarak sanatın gönülleri geçici olarak hoş etme aracından ibaret olmadığını, halkın her derdini dile getiren kolektif sesi-soluğu olduğunu öğrendiğimiz yunuslara, karacalara, dadallara, pir sultanlara… ve o tarihin ve toprağın seslerini bize taşıyan ruhi sulara, mahzunilere, hayatın ve halkın içinde hak ve özgürlük kavgasının sesi olan devrimci ozanlara… and dağları’nın en temiz soluğunu, kentlerin sokaklarına taşıyan yeni şarkı’cılara, mercedes sosalara, victor jaralara, carlos pueblolara, violetta parralara, inti illimani’nin tutkulu üyelerine… ve amerika’da, avrupa’da, afrika’da, asya’da halklarının onurlu sesi-soluğu olmuş, direnerek yaşamış ve yaşadığı gibi üretmiş, özgürlüğe tutkulu bütün kültür emekçilerine ne kadar teşekkür etsek azdır…
bilincimizin ve duygularımızın mimarları olmayı sürdüren nazım hikmetlere, hasan hüseyinlere, ahmed ariflere, enver gökçelere… onların izinden yürüyüp gelen dil ustalarına, saz ustalarına, ses ustalarına binlerce kez teşekkürler.
öğrendikçe, daha öğrenmemiz gereken ne kadar çok şeyin olduğunu, ne kadar çok eksiğimizin olduğunu gördük… sanatın ille de bireyden çıkıp bireyde bitecek bir serüvenden ibaret olduğuna itiraz ettik. kolektif üretmenin müthiş yaratıcı gücünü ve hazzını en önemli hazinemiz saydık. çünkü bu mecrada mülkiyet ve çıkar hesabının yeri olamazdı, olmadı.
ortaköy kültür merkezi’nden başlayıp idil kültür merkezi’ne taşınan 25 yıllık birikimde her biri kolektifimizin ayrılmaz parçası olmuş olan grup ekin, özgürlük türküsü, günışığı, berfin… ankara, izmir, adana, diyarbakır ve daha birçok yerde, devrimci sanatın örgütlenmesi için harcanan bütün emeklere teşekkürler…
yurdun dört bir yanındaki direnişlerinde, eylemlerinde uykusuzluğa-yorgunluğa inat coşkuyla, karamsarlığa inat güleç yüzleriyle bizi aralarına kabul eden işçiler, memurlar, emekçiler, halkımız… aranızdaydık hep. yanınızda değil içinizde, içinizden olduğumuzu en ufak bir tereddüt göstermeden kabullenip, bir ana gibi bizi sarıp sarmaladınız. ürettiğimiz her şeyi sorgulayacağımız en doğru ölçüleri sundunuz. tarihsel ve güncel mücadelede bir evlat gibi sahiplenerek bizi 25 yaşımıza getirdiğiniz için teşekkürler…
hayatı bahara çevirme uğraşında sanat alanında bir kar makinesi diyerek bize büyük onur ve sorumluluk bahşedenlere layık olabilme kaygısı ve minnet borcumuz hiç bitmeyecek.
pir sultanlardan yunuslara, ruhi sulardan mahzuni şeriflere, victor jaralardan mercedes sosalara yüzyıllardır yankılanan bu ses hiç susmayacak..’
Türküler Susmaz Halaylar Sürer !
Grup Yorum