TONY KHALIFE..
‘I’m the sand with drifting ears
I carry the dance of eastern winds
fashioning melodies of peace
I’m the rose with broken tears..’
tony khalife
‘girişleri uzatmayı o kadar seviyorum ki yazarken.. esas anlatacağım konudan adeta fersah fersah ötelere uçuyorum.. uzun zaman oldu yazmayalı , bu hasretle bugün de biraz daha girizgahı uzun tutarım.. yandınız..
insan hayatında bazı dönüm noktaları olur.. bazı olaylar , bazı insanlar , bazı şeyler sizin hayatınızda belirgin değişikliklere yol açar.. benim hayatımda da çok olmuştur böyle dönüm noktaları , nefes aldıkça da olacaktır.. bunlara sayısız örnek verebilirim..
örneğin 1996’da hayatımda yaşadığım seri ve sonu gelmez olaylar hayatımı değiştirmekle kalmadı çok sarsıcı etkiler , derin izler bıraktı.. 365 günlük 1996 yılı hayatımın herhalde o zaman ki yaşım olan 22 yıla bedeldi.. 22 yılda yaşamadıklarımı bir sene de yaşamıştım.. güzel şeyler de olmuştu fakat çoğunlukla hayatımı yıkıp geçen olaylar o sene olmuştu.. itiraf ediyorum beynim o yıl hava almaya başlamıştı ilk kez ve bir daha da iflah olmadı.. neyse bu 1996 dan seri yazılar çıkarırım bir ara..
başka ne örnek vereyim diye düşünüyorum dönüm noktalarına aklıma hemen sen geliyorsun , ikizim.. yıktın geçtin..
en önemlilerinden birisi de 1990’ların sonuna doğru truffaut’yu keşfetmem.. arkasından godard’ı.. truffaut’ya kimi zaman tanrım , kimi zaman her şeyim diyorum , kızıyorlar.. truffaut ve godard’ı bir gün tüm insanlık tekrar keşfedecek , anlayacak ve sevecek tabi zeki müren’le birlikte..
ritsos ve edip cansever de öyle..
dostoyevski , yusuf atılgan , anna kavan ve celine.. bunlar da en önemli dönüm noktalarım oldu..
şolohov ile bukowski ve fante ise hayatımın temel taşları oldu belki de..
‘kardeşim’ ‘güneşim’ oldu , yetişemediğim , yetemediğim konularda o bana ışık tuttu.. ondan sonra ‘chris’ ve ‘mirza şeyhim’ ise ufkumu açan insanlar oldu.. ‘chris’ , hayatımın büyük bir kısmını işgal eden ‘sinemaya’ daha da fazla ilgi duymamı sağlayan ‘ken loach’u tanımama vesile oldu.. hayır işledi ‘chris’ farkında değil ama ben ‘chris’e çok vefasızlık yaptım , ihmal ettim kendisini.. ne telefonu ne adresi kaldı elimde.. bir gün cnntürk’te karşılaştım kendisiyle ama nerede olduğunu öğrenemedim.. umarım en kısa zamanda moda sahillerinde karşılaşırız bu yürüyen kütüphaneyle..
hayatımın şanslarından birisi de ‘reis’in hayatıma ‘kayması’ oldu.. bu çatlak ‘bebeği’ : ‘aylakadamız’ı birlikte yaptık..
sonra bir gün ‘meçhul’ ile karşılaştım.. gaye boralıoğlu.. onun için ne desem azdır..
işte böyle bir sürü başlık açabilir herkes , sayısız ama bunların bazıları size ve hayatınıza yön verir.. bir gün bu dönüm noktalarıyla ilgili de yazacağım , kaç yazı çıkar , kaç sayfa sürer bilemem ama ilginç şeyler çıkacak diye düşünüyorum..
benim demek istediğim olaylar dışında , insanlar dışında bazı sanat eserleri , kitaplar , kulağa çalınan bir ezgi de sizin hayatınıza yön verebilir..
benim en dağıttığım , yokuş aşağı gittiğim dönemlerde hep karşıma bir ‘tony’ çıktı.. tony cliff , ‘tony – georges khabbaz’ ve birisi de işte ‘tony khalife’..
başka bir müzisyen üzerinde çalışırken tesadüfen dank diye karşıma çıktı , kuruldu tony khalife.. ‘beni dinle , beni mutlaka dinle’ diyerek adeta beni hipnoz etti bakışlarıyla.. bir ön dinleme yapayım dedim.. nerede.. kapıldım gittim.. açtım bu arkadaşımızı dinlemeye başladım..
lübnanlı bu kardeşimizin müziğinde yerel ezgilerin yanında uzakdoğu tınıları da hemen fark ediliyordu.. ilk dinlediğimde kafam on milyondu , müzik girdi ve arkasından tony’nin sesi.. önce bir gülümseme yayıldı yüzüme.. sonra havalanmaya başladım.. kendimi yatırdım tony’nin sesine.. adeta bir iran halısına uzanmış gökyüzünde uçuyordum.. ne dert ne tasa kaldı.. esriklik , alkol uçtu gitti.. temiz hava , bol oksijen gibi ruhumda yayıldı tony’nin müziği.. onca umutsuzluğa boğulu kalbim bir an olsun sevinçle dolmuştu..
sonra biraz daha araştırdım tony khalife’yi.. epeyi bir doküman toplamıştım hakkında.. ama tony hakkında ne yazsam azdı.. ve kelimeleri yana yana koyamıyordum yazarken onun hakkında.. hep erteledim , erteledim.. bir türlü cesaret edemedim yazmaya..
yollarda geçerken son aylarım , uzun bir yolun ortasında her yorgun anımda yaptığım gibi yine tony’nin müziğine sarılmıştım geçen hafta.. o anda tony’i dinlerken ‘ya (g)jamil’ şarkısı gözlerimden boşalttı tüm özlemlerimi.. akan gözyaşlarım değildi.. ikizim , sana ve tüm sevdiklerime olan özlemimdi gözlerimden akanlar.. tony’e olan özlemimdi aynı zamanda.. haksızlık ettiğimi düşündüm tony’e..
karar verdim , çekip bir kenara yazacağım hemen dedim.. tony hakkında , ufacık bir şeyler olsa da , kötü bir şey olsa da yazmaya karar verdim..
gözünüz aydın burada giriş bitti.. yazının üçte ikisi böylece giriş oldu..
tony khalife 1964 beyrut doğumlu.. lübnan iç savaşında çocuk yaşta eline gitar yerine silah tutuşturulmuş kendi deyimiyle.. yine hayatı kendi kelimeleriyle ‘müzisyen , şarkıcı , söz yazarı , besteci , yogi , öğretmen , çocuk-savaşçı ve sevgi ve barış elçisi’ olarak geçmiş bir insan..
iç savaş sırasında hep bir kaçış ararken müziğe doğru başaramamış bir türlü ve iç savaş sırasında defalarca yaralanan tony khalife daha sonra girdiği kolejde müzik eğitimine kavuşmuş.. savaştan arta kalan zamanlarda biraz olsun müziğe vermiş kendisini , değişik gruplarla çalışmış bu zaman diliminde.. ilk grubu ‘the marvels’le birlikte birçok çalışmaya imza atan tony khalife 1981’de en iyi gitarist seçilmiş lübnan’da.. bir süre sonra solo çalışmalarına , kendi bestelerini yapmaya başlamış arkadaşımız..
1984 yılında 20 yaşlarındayken ve o zaman kadar toplam dört kere savaş sırasında yaralanmış olan tony khalife , los angeles’ta bulunan ‘guitar institute of technology’ enstitüsünde okuma fırsatını yakalamış ve 1984 yılında abd’ye gitmiş.. los angeles’a ulaştığında yanında iki gitarı , az miktarda ingilizcesi ve cebinde sadece okul parası varmış ustanın..
amerika’daki müzik yaşamı , hayatını tamamen değiştirmiş.. uzakdoğu felsefelerinden etkilenmiş , iyi bir yogi olmuş.. bu felsefeler ve barış umudu şarkılarına işlemiş.. şarkılarını arapça ve ingilizce seslendirmiş..
ustad zakir hussain’le de çalışan ve ondan ders alan tony khalife’nin ilk albümü alternatif jass fusion tarzında olan ‘pandhari’ olmuş.. daha sonraları diğerleri takip etmiş bu albümü : ‘fish out of sea’ , ‘the music shelter’ ve son albümü ‘transcendence (2007)..’
halen los angeles’ta yaşamaya devam eden tony üstadın şarkılarını bulun dinlemeye çalışın.. imkan buldukça aylakadamız müzik kutusunda yayınlıyoruz tony’nin şarkılarını.. ‘yashoda’ şarkısı hakkında çok mail aldım.. çok beğenildi bu şarkısı.. bence ‘ya gamil’ şarkısında söylediği ‘haffifli azabi’ (azabımı dindir) nakaratının işlemeyeceği bir kalp yeryüzünde yoktur..
gülüşünüze müzik eşlik etsin her zaman , müziksiz kalmayın..
Crockett..
YASHODA..
‘your glory
is in beauty of your soul
you whom has gotten used
to the wounds
i cry to the light , to you i cry
to whom can i turn , to you i cry
i cry to the light , to you i cry
oh giver of glory
i shall give only compassion in return
yashoda , these dark days
be gone ,
may they never come again ,
i shall give only compassion in return
together
we’ve gathered by the source
gather us soul of our eyes
i cry to the light , to you i cry
to whom can i turn , to you i cry
i cry to the light , to you i cry
oh giver of glory
i shall give only compassion in return
yashoda , these dark days
be gone ,
may they never come again ,
i shall give only compassion in return
TONY KHALIFE