kadıköy’de natacha atlas’ı dinlemek..
11 aralık günü karlı , buz gibi bir istanbul gününün son saatlerinde natacha’yı dinlemeye kalabalık bir grup halinde koştuk gittik..
baştan başlayalım.. öğlen vakitlerinde eskiden maçlara gidilmeden önce yapıldığı gibi erkenden dergahımızda toplanmaya başladık.. hafiften viskiyle ince kalın oynamaya başladık.. sonra ben ve bazı müritlerimiz biraya kaydı.. behzat ç. pirimiz gibi bomontinin hastasıyız.. arkadaşlar koca jack şişesinin dibine doğru kayarken ben bomonti ve arkasından reis’in deyimiyle ‘oğlan birasıyla’ devam ettim.. reis de dört haftalık içki orucunu öyle bir bozdu ki hem koptum hem korktum.. reis viskiyle girdi , votkayla devam etti , birayla gecenin sonuna selam çaktı.. ama ilginçtir ki en ayığımız oydu gecenin sonunda.. kafamız nal gibi olmaya yakınken konsere gelemeyeceğim diyen ümo aradı , ‘ben de geliyorum bilet bulun la bana’ dedi.. olur dedik ama sonra tabi ki unuttuk.. bir süre sonra aklımıza geldiğinde internetten satışın bittiğini varsa girişten alınabileceğini öğrendik.. neyse saat on olduğunda ayaklandık bahariye’ye çıkmamızla sulu kar ve bayıltıcı bir soğukla sarsıldık.. opera salonunun önünde ümo’yu beklemeye başladık.. kendisi akademik bir toplantıdan gediğini söylüyordu ama bizi ingilizce , türkçe , fransızca selamlamasından anladık ki pek akademikmiş toplantı.. onun kafa da hafif naylondu.. sonra maça gider gibi kahkahalarla natacha’ya tezahüratlar yapa yapa altıyola gelip taksilere binip yola koyulduk..
konser gece yarısı gibi 23 30’da başlıyordu.. biz izdihama uğrayabiliriz diye kafamız bir ton dolu saat 22 30’da kapının önündeydik ama konser değil de taziye evi gibiydi salonun önü.. girdik 15-20 kişi salonun önünde bekliyordu… kafamız zaten güzel ‘hayırdır’ dedik..
neredeyse içerdeki kalabalık kadar bir grupla biz girdik içeri.. kimler yoktu ki reis , sarı (böyyük konser sponsorumuz) , gürselim ve eşi emel , alki ve eşi rahşan , ümo , yücelim ve bendeniz..
salon bizim gelişimizle ölü toprağını üstünden attı.. kafamız bir dünyaydı çünkü.. kahkahalarımız , bağıra çağıra konuşmalarımızla kıyameti kopardık.. daha önce onurlandırmadığımız salonun içini kontrol ettik hemen akabinde içki fiyatlarını kontrol ettik.. salon ferahtı ama o ferahlığı içki fiyatları yerle yeksan ediyordu.. el insaf dedik ama yine de kaydık içkilere devamla.. içki sponsorlarım reis , ümo , gürselim ve emeldi.. onlara sonsuz teşekkürlerimi buradan sunuyorum.. ama o biralar hiç lezzetli değildi bari düzgün bir bira koysalardı , mesela bomonti ya da ‘oğlan birası’.. reis bu ‘oğlan birası’ deyimi çok cinsiyetçi be yahu , behzat abimizle bu tabiri bir tartışalım hatırlat..
her neyse gecenin ilk sürprizini konser başlamadan sarı yaptı yine.. ortadan kayboldu bir anda.. sonra baktık ki sahnenin en önünde ağamız bize stant tutmak için garsonlarla pazarlığa başlamıştı.. yapma etme derken sekiz tane kaliteli votka şişesi fiyatına bir standı tuttu ve stant sponsorlarımız da (yani kurbanlarımız) alkiyle , yücelim oldu.. stant dünya paraydı , bir şişe votka , çerez ve enerji bilmem ne içeceği veriyorlardı.. hikaye.. yazık , günahtı o paraya ama sarı bu durmadı işte.. sonra sarı’nın neden o standı tuttuğunu anladık.. stratejik olarak en önemli noktadaymış kendisi için.. yabancı bir bayan grubunun tam dibiydi ve sigara içmeden durmayan sarımız konser boyunca hiç kımıldamadan stanttan ayrılmadı elinde bardağıyla gülücükler saçarak konserden çok o grupla ilgilendi.. saygı duyduk o müthiş markajlarına.. iki bin kişilik salonda bilmiyorum neden konser başlamadan önce ancak iki yüz elli kişi vardı bilet fiyatlarının çok ucuz olmasına rağmen.. belki havadan , yol koşullarındandı kim bilir ama bu fırsat kaçmazdı bence..
salonun tek stant sahibi ve tek hakimi bizim gruptu.. aman ne önemli şey , gülmekten yıkılıyorum burada.. resmen terör estiriyorduk salonda.. reis , sarı , ümo ve ben dördümüz bir arada , sonrada bize yücelim de ayak uydurdu ve salon konserden çok bizi izledi ve ses çıkaramadan boyun eğdiler.. sarı , garsonları öyle bir seviyordu ki bize yaklaştıklarında sanırsın salonun sahibiydi sarım..
sadede gelelim o büyük an geldi ve önce natacha atlas’ın konser ekibi sahneye çıktı ve hemen akabinde natacha atlas ablam sahneye çok güzel ortadoğu esintileri taşıyan bir kıyafetle çıktı ve çoktan onların katına eriştiği büyük arap sanatçıları gibi oturarak şarkı söylemek için yerini aldı.. şarkılara başlayana kadar alkış tufanı bizim grupta kesilmedi çılgınca tezahüratlarla birlikte.. natacha ablam döktürmeye başlayınca fark ettik ki seyirci sayısı gibi ses düzeni de çok kötüydü.. konser sırasında iki kez şarkıya ara verdi ve kendisi özür diledi ses düzeni için.. şarkılar kalbimizde beynimizde arka arkaya patlıyordu.. hele natacha atlas bir şarkı esnasında göbek dansına başlayınca kalbimiz duracak gibi oldu , yer ayaklarımızın altından kaydı.. bu arada ben , sarı ve reis’in dikkati bir yandan da bayan piyanist ‘kardeşimiz’ üzerindeydi.. tam bir karizmaydı.. adını sonra uzun araştırmalarımız sonucu öğrendik tabi.. hastası olduk onun da..
kafalar on numara olduğunda sarı belirlediği hedeflerine kilitlenmişti ; ben , reis ve ümo ise her türlü narayı atarak sevgimizi , saygımızı sunuyorduk natacha ablamıza şarkıların sonunda..
şarkılar , danslar birbirini izledi.. ve o soğuk istanbul gecesini sımsıcak bir yaz gününe çeviren natacha atlas rüyası sona erdi ama o kadar kötü bir ses düzeninde ağırlanmasına rağmen yoğun alkış üzerine tekrar sahne alarak bir şarkı daha armağan etti bize sağolsun , varolsun..
ve sonra rüya bitti ve biz buz gibi havaya attık kendimizi..
fakat sarı yine ortada yoktu.. gürselimle beraber gecenin son sürprizini yapmaya gitmişti.. beş dakika sonra gülme krizine girmiş bir şekilde sarı’yı çekiştire çekiştire getiriyordu gürselim.. fotoğraf çektirmeye kulise natacha atlas’ın yanına gitmişler sarı’yla.. ama sarı fotoğraflar çekildikten sonra tutmuş çocuk sever gibi sarılmış natacha’ya ve natacha atlas’ın kafasına vurup durmuş ve ‘yine gel la’ demiş.. natacha neye uğradığını şaşırmış tabi.. sarı biraz kendine gelince sarıyı çeke çeke taksi durağına gidip sırayla evlerimize doğru tevzi olduk.. ertesi gün sarı ayıldığında ilk yazdığı ‘la bu karı bir daha istanbul’a gelmezse bunun en büyük sebebi benim yaptığımdır’ oldu..
natacha atlas büyük sanatçı kim ne derse desin , sahnesi de çok iyi.. kendisine sonsuz teşekkürlerimizi , sevgi ve saygılarımızı buradan bir kez daha sunarken , aynı zamanda kendisinden bu kötü ağırlanma nedeniyle bizler özür diliyoruz aylakadamız ailesi olarak.. lütfen yine gel diyoruz ve şunu bil ki : söz veriyoruz bu sefer sarıyı konser boyunca ve ertesinde sen istanbul’dan ayrılana kadar elleri bağlı tutacağız..
du bakalım.. sarı jijimle , reisim neler yazacak konser hakkında merakla bekliyoruz..
yüreğine sağlık natacha atlas..
(not : piyanist midir nedir gelirken o kardeşimizi de getir unutma lütfen..)
Crockett..