Malum; ilk atalarımız suda tek hücreliyken bölünmeyi öğrenip, aralarında bazı çakallarda karayı keşfediyor. Solungaçları kenara bırakıp; akciğer, böbrek, tekerlek peşinde koşuyorlar. Atalarımız su kenarlarında 3+1 çadırlarını kuruyorlar. Eğer volkanik patlamalar manzara oluşturmuyor ya da bir dinozorun akşam yemeği olma ihtimali yoksa çiftimiz üreme organlarının ne işe yaradığını çözmeye çalışıyor. Bakıyorlar “lan bu iş zevkli” devam.
Avcılık toplayıcılık denilen hadisede bu zamanlara tekabül ediyor. Erkekler okeye dönerken bir kadın çıkıp; “oğlum çoluk çocuk aç, kurtlar kargalar mı beslesin yetimleri” diyişiyle, erkeklerin kütük oluşunu anlayabiliriz. Bu kütüklerin ilk icadı da hepimizin bildiği gibi mızraktır. Kendi beyni ve odunu yontmayı öğrenen kavat atalarımız daha sonra çocukların doğum gününde -bilmezsiniz ama yüzyıllarca- sapan hediye etmişlerdir. Bazıları şimdi çocuklarına son model ‘-mw, -rcdes, -ucati’ alsa da , aynı mondofonluk. Neden? Çünkü altyapı üstyapı diye bir şey var. Hediyenin büyüğü küçüğü olmaz diye bir şey var. Hediye herkese eşit uzaklıktadır diye bir şey var.
-Armağangiller diye bir koloni bile oluşuyor. Bu koloninin en son temsilcisi Armağan Çağlayandır.-
Evet, evet insanlığın pervasız gelişmesi devam ediyor. Kolonilerden sonra, çayır çimeni betonla tanıştıran toki adındaki ilk çağ insanı özellikle ; Beylikdüzü bölgesindeki dağı şehir yapıyor. Kanalizasyon, elektrik, çocuk parkları vs. ‘Veliy Göçert’ adındaki solungaçlı hayvanında ilkelliğini ispatlaması, binaları deniz kumuyla yapmasıyla gün yüzüne çıkıyor. ‘Veliy Göçert’ Atlantik okyanusunda ılıman sularda yaşayan bir canlı türüdür. Neslinin tükenmesini inatla bekliyoruz.
Yüce roma imparatorluğu tarihten aldığı bu pası, Colosseum’la taçlandırıyor. “Ne oluyor lan orda” diyeni direkt, aslana kaplana hediye ediyor. O, “sende mi Bürütüs” diyen kral dahi, üzüm salkımlarını güp güp mideye indirip bu sazlı sözlü eğlenceyi izliyorlar.
Yeni yetme gladyatörlerin yerini kaslı ağbilerimiz alırken, Spartaküs adında roma imparatorluğunu kuyruğundan tutup duvara çakan yeğeeen ortaya çıkıyor. İlk örgütlü ayaklanmada -tarihin yazdığı- işte budur. Spartaküs, roma imparatorluğuna “adam olun lan” derken Romalı kavatlar bu ağbileri dağda sıkıştırıyorlar. Bazı rivayetlere göre 3ooo bazılarına göre de 5ooo kişi. Soruyorlar, “Spartaküs kim” bir ağızdan “benim” diyorlar. Sonrasını biliyorsunuz. Roma imparatorluğunun onlara uyguladığı şiddeti tarih bize katliam olarak hediye ediliyor.
Ses bombası henüz icat edilmemiş ama atom bombasının mimarı aynşıtayn partikül, emcekare falan derken. Hiroşima! Tarihimizin onurlu kamikazelerine atılan ama insanlığa kaçan bombalar iki kente isabet ediyor. Abd 1 insanlık 0.
to be continued…
‘Papyrus’