üç yıl geçti ‘aylak adamız’ bebesini ‘reis’le (blackhawk) doğurduğumuzdan bu yana.. ben annesi olmayı kabul ettim, reis de babası.. sakın gülmeyin aynen doğrudur.. ben gülüyorum şimdi.. sonra amcaları, teyzeleri ortaya çıktı.. aile büyüdükçe büyüdü..
beş altı kişilerde gezinirken yazar kadromuz şimdilerde yirmi beşi buldu.. karşılıksız bir şey beklemeden yüreklerini ortaya koydular.. bunlar isimli yazanlar.. bir de isimsiz dışarıdan destek verip yazı, şiir, fikir veren aylaklar var..
bebe büyürken ailesi de büyüyor..
istanbul’da ki aylakların sayısı da oldukça çoğaldı.. hele bazı günlerde biraya gelmelerimiz ve beraber aylaklık yapıp, demlenmelerimiz, sohbetlerimiz kaçırılmayacak şenlikler..
en son geçen cumaydı sanırım.. üç beş aylak mekanda toplanmışken birden nüfus patlaması yaşandı ve sanırım 15’i bulduk.. istanbul rekoru kırdık demlenirken..
kimler yoktu ki.. ‘gürselim’le, ‘delirmek’ ve ben vardık ilk başta.. rutin bir cuma buluşması olacaktı..
ding dong kapı çaldı.. bir baktık ‘papyrus’ ve ‘duygu’ kardeşlerimiz gelmiş..
daha onlara merhaba diyemeden tekrar ding dong.. gelenler ‘alki’ ve ‘yüco’ydu.. sonra gelen ise ‘aytaç’ kardeşimizdi..
‘aytaç’tan sonra gecenin bombaları geldiler : ‘mari’ ve ‘nazmi..’ rutin giden bir cuma akşamının seyri o andan itibaren değişti birden.. ‘mari’nin anlattıkları geceye damgasını vurdu.. gülmekten yerlere serdi bizi.. onu ilk kez tanıyanlar şok olmuştu ‘mari’yi o gece dinleyince.. cem yılmaz ve diğerleri falan hikaye, eline su dökemezlerdi.. gerçekten yüreğine sağlık ‘mari’ kardeşimizin.. neşe saçtı bize.. ve bu yaptığı sürprizi devamlı yapmasını istiyoruz.. işyerini ve misafirlerini yalnız bırakıp kaçarak gelmişti.. sırf bizi görmek için.. çok duygulandırdı bu ziyaretiyle beni.. hele hele ‘mari’yle ‘nazmi’nin yaptıkları tangolar ve sonrasında ‘papyrus’ ve ‘duygu’nun onlara eşlik etmesi gerçekten de muhteşemdi.. sonradan ise ‘papyrus’ ‘yüco’ ve tabiî ki ‘nazmi’ sahne aldılar.. urfa ve mardin yöresinden halaylarla coştular, coşturdular.. ‘nazmi’nin halay çekmesine bayılıyorum.. hem güldürüyor hem coşturuyor bizleri.. ilk defa ‘nazmi’yi izleyenler gülmekten yerlere yıkılabiliyor..
böyle bir geceyi ‘reis-blackhawk’ kaçırdı.. artık şansına küssün.. imkanı vardı, gelebilirdi gelmedi.. uzakta bir yerlerdeydi ama yine de gelebilirdi..
neyse işte o akşam beş şişe jacki ve 26 birayı devirmişiz.. tekelci ‘suat abimiz’ kafayı yedi.. ‘alkolle yıkanıyor musunuz, ne yapıyorsunuz’ demiş en son kendisine giden arkadaşlarımızdan birisine.. biz ‘yıkanmak istemeyen çocuklarız (ünsal oskay) suat abi, yıkanmadık ağzımızla içtik, hem de aksırıncaya tıksırıncaya kadar..’
gecede bulunup da hatırlamadıklarım kusura bakmasınlar.. o kadar gelen giden oldu ve o kadar güldük ki bazı şeyleri silmiş olabilir beyinsiz kafam..
bu tür bir buluşmayı tüm yazarlarımızla istanbul’da yapmayı ‘reis’, ‘papyrus’ ve ‘delirmek’le beraber planlıyoruz.. sanırım eylül ayı gibi yaz dönüşü organize edeceğiz bu tanışma ve buluşma faslını.. şimdiden tüm yazarımızın haberi olsun.. dileyen aylaklar da dört bir yandan gelebilir.. ayrıntılar daha sonradan duyurulacaktır merak etmeyin..
‘aylak adamız’ bebeğimizi doğurduktan sonra aramıza birçok arkadaş katıldı..
yaşam kaynağım ‘fran(sı)z büyük fedakarlıklar yapıp aramıza katıldı, katkı sağlamaya çalıştı.. kendisi benim en büyük öğretmenim ve ilham kaynağım olmuştur her zaman.. ben ona layık olamasam da o beni hiçbir zaman yalnız bırakmamıştır.. yakında bomba gibi yazılarıyla dönüş yapacak, çünkü başındaki problemleri savuşturmaya başladı.. bize ‘güneşli’ günlerden bahsedecek, ‘güneşin’ sıcaklığıyla kalplerimizi harlayıp ısıtacak..
sonra aramıza ‘herdem’ katıldı.. yürekli bir şekilde ‘ben de yazacağım’ dedi.. çok mutlu olduk.. ‘herdem’ özelikle sinema ve müzik alanında epeyi katkı sağladı aylak adamıza..
‘herdem’le aynı süreçte ‘ibn-i zerabi’ kocaman yüreğiyle aramıza katıldı.. kısa sürede kendine has üslubu ve diliyle müthiş bir takipçi grubu yakaladı.. varlığıyla bizi onurlandırıyor kendisi ve yazılarını sabırsızlıkla bekliyoruz..
ve ‘bulut’ açık kapıdan içeriye girdi ve sanki hep aramızdaydı da biz fark etmemiştik.. kendine has tarzıyla iyi bir takipçi kitlesi yakaladı.. ‘bulut’un yazıları güneşin sabah doğması gibi mail kutularımızda sabahları yer aldığında günümüze neşe katıyor..
‘lucy in the sky’a hepimiz küstük.. ama onu ne kadar sevdiğimizi kendisi de biliyor.. fakat biz de ısrar yok, arama sorma yok bunu herkes bilir.. neden yazmadın, yazmıyorsun asla demeyiz.. ‘sarı’ hariç.. çünkü ‘sarı’ mecbur bu sorulara muhatap olmaya.. ona hep soracağız ve sinirlendireceğiz.. kendi bilir çünkü aramıza ‘papyrus’ ve ‘delirmek’ katıldı.. onlara havale ederim kendisini alkolde boğarlar ‘sarı’yı.. ikisini de ‘sarı’ çok iyi tanır.. benden uyarması.. ‘papyrus’ ve ‘delirmek’ gerçekten de neşe, hareket ve bereket kattılar aylak adamıza.. ve de en önemlisi umut kattılar.. onlarla bir gece üçümüz içerken şiir ortamı oluştu.. arka arkaya hem doğaçlama hem de diğer şairlerden şiir okudular.. sonra onlara sarılıp öptüm.. ne güzel dedim öldüğümde mezarımın başında şiir okuyacak aylakdaşlarım var artık.. ‘delirmek’ ve ‘papyrus’u dikkatle izleyin ve sürprizlerine hazırlıklı olun derim..
‘kevok’ ise bir göründü bir kayboldu.. uçtu gitti sandık fakat artık mutluyuz çünkü istanbul’a geliyor.. sevgili ‘sarı’mızla güzel bir çift oldular.. güzel yazılarını sabırsızlıkla bekliyoruz..
ilham kaynaklarım sevgili ‘ciğerim’ ve ‘gürselim’ de her zaman yanımızda oldular.. fikir verdiler, uyardılar..
‘alki’ ise hep çok konuşan fakat icraata dökmeyen bir aylakdaşımız.. oysa ondan muhteşem yazılar gelecek inanıyorum buna ve sabırsızlıkla bekliyorum..
sonra sevgili ‘bici’ aramıza katıldı.. ‘bici’ kendi yazılarını göndermese de kitap tanıtımı ve alıntıları yolladı.. sonra bir gün sürpriz yapıp bizi mekanımızda ziyaret etti.. çok sevindik.. kendisi de meslektaşımız olduğundan daha çabuk kaynaştık.. yazıları gümbür gümbür gelecek onun da, bekleyin ve görün..
‘bici’den sonra sevgili ‘hasibe’ ve sevgili ‘öteki’ kardeşlerimiz aramıza katıldı.. hem kendi üretimlerini hem de paylaşmak istediği eselerden yazılar gönderdiler bizlere..
onlardan sonra ise sevgili ‘mavinin çığlığı’ ve de sevgili ‘taflan’ yüreklerini yüreklerimizin yanına koyup bizimle birlikte olup paylaşımlarımıza ortak olup, destek vermek istediklerini söylediler.. onlar da tüm enerjileriyle katkı sağlamaya başladılar, umut verdiler bize.. ikisi de muhteşem yazılar gönderdiler yüreklerinin sıcaklığını taşıyan..
sessizliğe bürünmüş yazarlarımızda var.. ‘ters’, lucy in the sky’, ‘sarı’, ‘kevok’ bir şey demiyoruz onlara, her zaman burada olduğumuzu onlar biliyor ve biz de onların her zaman yanımızda olduklarını biliyoruz.. diledikleri zaman yazarlar diledikleri zaman yazmazlar.. herkes biliyor ve yukarda da dedim ki biz de asla ısrar yok.. paylaşmak isteyenlere kapımız açık..
fazla uzatıyorum.. işte üç yıl bilmem kaç ay sonra gelen bu 800. yazıyı emek veren tüm aylaklara ithaf ediyorum ve yeni gelenlerin hepsine buradan teşekkür ediyorum bizimle birlikte paylaşmayı hatırlamak ve paylaşmak istedikleri için..
aylakların hepsinin kocaman kocaman, sımsıcak yürekleri var.. her gece birisinin yüreğinde gizlice saklanıp uyuyorum.. affetsinler beni gizlice kendilerine yük olduğum için..
ve siz sevgili ailemiz, her gün gelen maillerinizle bizlere verdiğiniz enerji, moral ve umut için ne desek azdır.. sizlere de teşekkür ediyoruz hep bizimle olduğunuz için.. bizler bir gün topuklasak da buralardan hiç kimse merak etmesin ‘aylak adamız’ sonsuza kadar aylaklığa aynı şekilde devam edecek..
gülüşünüzle kalın..’
Crockett..
(lüzumsuz not : lütfen sayfa tarayıcılarınızın ayarıyla oynamayın.. bu yazı ayık kafayla yazılmış ama yıkılmak üzere olan nal gibi bir kafayla yayınlanmıştır.. kusurumuz olduysa yazıda affedin..)