Hayat Modeli

Başlık dantel modeli gibi oldu! Olsun, en güzel motif en beğenilen ve taklit edilmeye çalışılan olmuyor mu? Benim anlatmak istediğim başka türlü bir şey. Ne ağaca benzer ne de güneşe.

Bilim adamları, hayatta mükemmel yaratılışları kendilerine temel alarak, matematik modeller geliştirmeye çalışıyor. Genellikle mühendisliğin temelinde öğretilen de varsaymak (assume that…) ya da ihmal etmek (neglect it…). Sınavlarda çıkan problemler bu iki temel ile, çözülmeye başlıyor. Kimyada da standart basınç ve sıcaklık varsayımı gibi. Buradan yola çıkarak, mükemmele ulaşılmaya çalışılıyor. Oysa gerçek hayat hiçbir şeyin lineer olmadığı, tam tersine her şeyin anlık değişebildiği ve dış etkenlerin de model üzerinde etkili olduğu bir durum. Bazen, modelinizdeki ana bileşenlere takılıp kalıyorsunuz, birisini değiştiriyorsunuz olmuyor, diğerini değiştiriyorsunuz olmuyor, her ikisini değiştiriyorsunuz çıktılar bambaşka şeyler söylüyor. Geri dönüp, daha bilimsel daha yeni modeller öğreniyorsunuz, çıktıyı ne etkiliyor diye? Güzel bir model buluyorsunuz, kendi koşulunuza uyguluyorsunuz. Girdilerinizi ve sınırlarınızı siz belirliyorsunuz, çıktıda görmek istediklerinizi tanımlıyorsunuz. O model size, hangi bileşeni ne kadar almanız gerektiğini söylüyor, ulaşmak istediğiniz amaca göre. Hevesle tüm olasılıkları deniyorsunuz, çıktılar değişiyor. Sanki her şey sizin elinizdeymiş gibi havaya giriyorsunuz. Bir gün aynı bileşenlerle tekrar deniyorsunuz, olmuyor. Modeliniz çöküyor mu? Ne oluyor? O zaman dış etkenler dikkatinizi çekiyor, model bileşenleri sabit ama dış faktörler de modelinizi değiştiriyor. Hadi bakalım, kolay gelsin diyerek, yeni modellere yol alıyorsunuz. Biliyorsunuz ki, her şey kapasitenizle sınırlı. Fazla zorlamamak diyerek, ‘İbn-i Zerabi’nin yolunu azmedip, hazmetmeye çalışıyorsunuz. Anın keyfine varıyorsunuz, sadece sevginin sıkıntıyı yok ettiğini biliyorsunuz. Hayat modelinin gerçek varsayımı bu : SEVGİ.

‘Skycell’

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Comments are closed.