İçinden İstanbul Geçen Filmler 4 (Zamanın İçinde)

Neşeli Günler / 1978

Herkesin ekran başına kurulup bir posta izlediği bu yapımda, Cihangir’deki Asri Turşucu set olarak kullanılmıştır. Filmde aynı zamanda anne ve babasının birleşmesi için önünde açlık grevi yaptıkları Taksim Meydanındaki anıt daha sonra kaldırılmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Yusuf ile Kenan / 1979

Babalarının kan davasında ölmesi üzerine Adana’dan İstanbul’a uzanan bir yolculukla başlar film. 1979 Dünya Çocuk Yılı’nda sokak çocuklarının içinde bulunduğu koşullara dikkat çekmek amaçlı yola çıkmış bu filmde Yusuf ile Kenan’ı Haydarpaşa Garı’ndan İstanbul’u selamlar ilkin. Avrupa yakasına geçtiğinde Anadol arabaların yoğunlukta olduğu Galata trafiği içinde bulurlar kendilerini. Hayattaki tek akrabaları olan amcalarının çalıştığı hanın sahibi kadın, onları taşralı olduğu için eleştirir. Ve o kör zihniyete göre; taşralılar İstanbul’a gelip işçi olurlar yalnız.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Banker Bilo / 1980

Onlarca efsane repliğin çıktığı bu filmde; özellikle Bilo’nun (İlyas Salman) seyyar satıcılık yaptığı sahnelerde İstanbul’un çehresinin değişmezlerinden olan isportaçıları sıkça görürüz.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Gırgıriye / 1981

Uzlaşamayan ama birbirini seven iki ailenin hikayesi üzerine kurulmuş filmde başrolde aslında Sulukule var demek mümkün. Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında sulukule’deki bir çok yapılanma yıkılmış, istanbul’un bu kendine has dokusu sadece bahsi geçen filmlerde kalmıştır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

At / 1981

Göç olgusuna salt maddi nedenler olarak bakmayıp daha derin anlamlar kazandıran At’da, İstanbul’da emeğin karşılığını bulamadığı ve yaşayabilmenin, okutabilmenin sancılı dönemine tanıklık ederiz. Tek lüksü muhteşem İstanbul görüntüsü olan Hüseyin’in isportacılık yaptığı Süleymaniyenin dar sokakları, Eminönü, Vefa’nın kalabalığı arasında biz de onunla yol alırız bu trajedide. (İstanbul kadar değerli Genco Erkal’ı bu sokaklarda görmenin mutluluğunu da yaşatan film görmeye değerdir.)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Çiçek Abbas / 1982

Minibüs dolmuşculuğunun revaçta olduğu dönemde Alibeyköy – Aksaray arası dolmuş şoförlüğü yapan Şakir ile Abbas’ın hikayesi ve dönemin arabesk jargonu üzerine kurulan kahve muhabbetleri ve minibüs yazıları hafızalarda bakidir.Dış mekan çekimlerinde en fazla yer alan Alibeyköy’ün altyapıdan uzak çamurlu yollarını da ben hatırlatayım.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Züğürt Ağa / 1985

Üzerinde konuşulacak epey malzeme veren bir zenginlik olan filmde; Harran’ın Haraptar köyünün ağası kuraklık ve bir dizi aksilikler nedeniyle arazileri satarak İstanbul’u adres beller kendine. İstanbul’a gelenlerin ilk yaptığı işlerin başında gelen isportacılık Züğürt Ağa’yı da içine çeker. Girdiği her işte başarısızlıkla tanışan ağa İstanbul’da ikamet edebilmek adına, ağalık sembolü olan aksesuarlardan çizmelerini de eskiciye vermek durumunda kalır.

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

‘HERDEM’

Comments are closed.