‘bense, yulaf kokan dağlı ellerinde dolaşmak gibi kolaydır sanırdım yaşamak..’ – BEHÇET AYSAN

ANIŞ

yıkık manastırın orda
kalbim ki,
o da yıkıktı.
bir keşiş bıçağıyla dağlanmış
çiçekbozuğu,

çopur –
bir hayat
acıtıyordu beni

sevgilim.
her şeyin
hüzne vurduğu yerde
bütün saatlerin,
kuzguni bir denizi

çoğaltarak
hayat 
acıtıyordu beni.

bense geçerdim
karamuklarla , karabasanların

arasından
geçerdim
hiçbir
im
bırakmadan geride
bana en sırlı gelen
acının o en sırlı noktasından.

bin dokuz yüz yetmiş beş’in

ekiminde
yıkık
manastırın orda
kalbim ki , o da.

BEHÇET AYSAN

UNUTULMAYAN

durmadan taşırdım yanımda üç şeyi
iri çakıl tanelerini, çatlamış bir narı
bir öpüşün bıraktığı harlı lekeyi
ipekten
çalınmış
umutlarla taşırdım
ah sevgilim derdim, ölüm 
ne kadar çoktu yaşadığımızda. 

bize hep beyaz mendil
sallayan 
ölüm ki, 
iki kapısında 
haki bir yalnızlık
dikilirdi 

ve hatırlatırdı 
bize, güz kuşlarının
uçup gittiği denizleri.

bense, yulaf kokan
dağlı ellerinde
dolaşmak gibi kolaydır 
sanırdım yaşamak ve sana kansız 
bir gökyüzü 
getirirdim
getirebilsem ah,
– avlusunda çocukların
korkmadan oynadığı –
lalelerle
donanmış simli bir gökyüzü.

bir öpüşün bıraktığı harlı lekeyi
çatlamış bir narı, unutmadım.

BEHÇET AYSAN

Comments are closed.