Nefes almak için bolca vaktin var. Korkma ! Şehri dışarıya kilitledin, evindesin..
Nefes al..
Seni ifade eden herşey ince bir iskeletin üzerinde yorgunlukla şakalaşıyor. Varlığına, et diyen de var, adam diyen de, basit yığınlaşmalar da. Şimdi bunları boşver, hepsini dışarıya kilitledin, evindesin.
Nefes al..
Göğsünün üzerinde “kırılabilir” levhası taşıman insanlara unuttukları hiçbir şeyi hatırlatmaz. Olağan hikayeler düşle, izin verme herhangi bir düşüne kurt düşmesine. Şimdi tüm ulaşılmazları boşver, hepsini dışarıya kilitledin, evindesin.
Nefes al..
Uzaklaştığını biliyorsun, korkun sadece dışın dışında kalamamak olsun. Sen iç bükeyisin yaşamının. Seni göremezler, seni duyamazlar. Duyumsuzluk içinde geçecek tuhaf bir zamanın ve hafızanı silebilmek için hala vaktin ve kararın var. Şimdi tüm hissiyat mağdurlarını boşver, hepsini dışarıya kilitledin, evindesin.
Nefes al..
Baş parmaklarına bağlanan kablolar, vücudunu döğen soğuk su, akarken tüylerini yakan doğru akım, kıçına girmek için “yalanını” bekleyen yağlı ebonit joplar, babanın sırtında eskiyen kemerleri, annenin gözyaşları ve içinde çınlaya çınlaya derisini yırtan çığlıkları, sırtını ikiye bölen ve taze kesildiklerini kanına karışan kızılcık kokusundan algılayabildiğin ince/elastik sopalar, kaşını açan polis kaskı, alnını yaran kelepçe metali.. Şimdi bunları boşver, hepsini hepsini hepsini dışarıya kilitledin, evindesin.
Nefes al..
Kim’liğinde ziyaretçi akınına uğrayan en solgun fotoğrafın, meraklısının dış bükeyidir. Nerde çekildin lan bunu sorusuna verdiğin, herhangi bir F tipi alfabeyle kurulmuş bir cümleden daha asılsız değil cevapların. Karşı kıyıda ışıldayan bir ütopya görebildiğin sürece devam et yüzmeye. Şimdi soruları ve cevapları boşver, evindesin.
Nefes al..
Ahşap merdivenlerin yangın merdiveni olması ne kadar komik görünüyorsa da ayakları olmayan aleve, sen tedbiri elden bırakmayıp su biriktir gözlerinde. Yangından ilk kurtarılacak “an”ların hepsini bir yerde topla zihninde. Şimdi önemsiz anları boşver, hepsini dışarıya kilitledin, evindesin.
Nefes al..
Ceviz oyması koltuğunun kadife döşemesi üzerinde yatarken, aralık kalmış pencereden arada bir içeri girip ortalığı kolaçan eden rüzgarın savurduğu perde dokunuyor tenine, kıpırdama. Başının altına en yakın takım yıldızından bir yastık al. Dizlerini göğüs çeperini zorlayacak şekilde kendine, göğüslerinin üzerine çek, ellerini bacaklarının arasına sok, öyle kal. Şimdi hangi yanına yattığını boşver, dışarıya kilitledin tüm yönleri, evindesin.
Nefes al..
‘Düşsel’