PARİS KOMÜNÜ’NDEN KRONSTAD AYAKLANMASI’NA
Hatırla bundan önce başkalarının da olduğunu:
Şimdi istenmeyen saatler dikelirken
Ve güneş yükselirken kıpkırmızı bilinmeyen köşelerde
Ve burçlar yer değiştirirken,
Ve bulutsuz gök gürültüsü silerken sabahın izlerini
Ve ay ışığı lekelenince ve kızınca yıldızlar.
Kokuşmuş olsa da hava, askere alınan babalar,
Ölü yüzlerinizin kara kabartılarıyla;
İnsanlar fabrikalardan çıkıp işsiz güçsüz dolanıyorsa,
Hem türbinler hem eller donmuşsa;
Ve hava açıyorsa sonunda bacaların üstünde;
Şilteler perde niyetine gerilmişse pencerelere
Ve her saat hırlaması duyuluyorsa infilakların;
Gene de kalkar biri tek başına, seslenir:
‘o pek çok olandan biriyim, duydum
Buyruklar savuran seslerin yükseldiği havada;
Parlayıp meşalelere döndüğünü gördüm gövdelerin;
Gördüm öldü hayvan ve genç kız hava baskınında;
Duydum parolaların söylendiğini kör geçitlerde;
Kanın akışını hızlandırdığını duydum nefretin ve
Korkunun çöreklendiğini sinir uçlarına.
Tanıyorum o son ağır leş kurdunu;
Ve tuza düşürülmüş kısırlık baş dönmesini.
Yol aldım başım öne eğik ve isteksiz
Sarsılan yollar boyunca sıkışık yürüyüş kollarında.
Böyle asılı kalmaya devam edecek miyiz gergin göbek bağlarında
Bozuk sonlara, kokuşuncaya değin;
Karga ve kerkenez kırana dek kafataslarımızı
Ve karıncalar üşüşünceye dek organlarımıza,
Saksağanlar toplayana dek dişlerimizi?’
Bir kahraman olarak ayaklanacaklar, sayısız olacaklar,
Sonunda kimse üstün gelemeyecek onlara.
‘Ben pek çoktan biriyim’ diyecekler giderlerken
Ellerinde bir şey olmayacak tarihten başka.
Köprülerde ölecekler, köprü kapılarında, açılan köprülerde.
Hatırla daha önce başkalarının da olduğunu,
Sığlıklar ve köprü başları mezarlıklarla dolu.
Çiçekli çocuklar olacak orada,
Ve kuzular ve altın gözlü aslanlar olacak,
Ve gelecekte hatırlayacak insanlar olacak orada.
KENNETH REXROTH
KAN VE KUM
Şımartılmış bir sevgili varsa,
O da sendin, Garcia Lorca.
Üç kıtanın heyecanı,
Sendin o, Garcia Lorca.
Her yere yemeğe davet ediliyordun.
Bir harikaydın, Federico.
Neler geçiyordu içinden, Federico,
Dwight Fiske yerini mi alıyordu Orestes’in?
Herkes boca ediyordu sevgisini tepeden aşağı,
O hasta sevgiler, Federico,
Çelenklerinde delik deşik eden bir kurt barındıran.
Kızgın İspanya sana çıplak göbeğini gösterdi.
Sense kapkara karın boşluğunu gördün
Çökük, ıvır ıvır kurt kaynayan. Orada aşk yoktu.
Aşk yok. Bir konser programı hazırladın
Acının anlamdaşlarıyla,
Lut’un karısının sevgililerinin
Korkunç paralayıcı acısıyla
Sen kendi sezaryenli çocuğunu doğuruyordun
Her gün ve kara taşlar.
Seni hep gebe bıraktılar, Federico,
Tutkusuzluklarının kimyalarıyla,
Çirkin, yiyip yutan spermleriyle
Cerahatli, eriten kanlarıyla.
Sen canavarı gözledin, Federico,
Yeats’in çölde sürünür gördüğü hani.
Hiç gözünü ayırmadın ondan.
O da senden ayırmadı gözünü, Garcia Lorca.
Sonra bir gün kalkıp yürüdü. Bir daha
Sana hiç aldırmadı Federico.
KENNETH REXROTH
‘AŞK ve İSYAN..’, KENNETH REXROTH, Çeviri : GÜVEN TURAN, İYİ ŞEYLER YAYINCILIK, Aralık 1991, 24 Sayfa..
KENNETH REXROTH (1905-1982) kimdir :
‘çağdaş amerikan şiirinin her zaman gündeş kalmayı sürdürmüş şairidir.. adı, öncüler arasında anılmasa da 20’li yıllardan başlayarak amerikan şiirinin geçirdiği ingiliz yazınına bağımlılıktan çıkıp çok kültürlü bir derinlik kazanmasında etkin olmuştur. şiirleriyle olduğu kadar çin, japon, eski yunan, latin, fransız ozanlarından yaptığı çeviriler ile de tanınmaktadır..
rexroth, sözcüğün en felsefi tanımıyla ‘politik’ bir şairdir.. bir partinin, bir ideolojinin bağımlısı olmaksızın ‘partizan’ bir şairdir.. önceleri belirgin olan ‘felsefi anarşistliği’ giderek yerini daha öznel bir dünya görüşüne bırakmıştır.. güncelliği yakalayışındaki yalınlığın estetiği rexroth’un şiirinin en belirgin özelliğidir.. özellikle 50’li yıllardan başlayarak, amerika’daki bütün öncü akımların ‘gurusu’ olan rexroth henüz ne amerika’da, ne dünyada hak ettiği yeri alabilmiştir.. bunda kuşkusuz rexroth’un yaşlılığında bile başkaldıran, bağımsız, kurumlaşmaya olan kişiliğinin etkisi vardır..’ (kitaptan alınmıştır..)
(kitaplığımdaki binlerce kitabın arasında öyle ilginç dizayn edilmiş kitaplar vardır ki ne kadar ilginç olurlarsa olsun gördüğüm hiçbir kitap şaşırtmazdı beni.. hatta bir gün kitapçının birinde ön kapağında sadece ‘ayna’ olan bir kitap görmüştüm, içimden ‘ne etkileyici bre’ deyip dalga geçerek elime bile almadan geçip gitmiştim yanından.. oysa o kitabı gören herkes uzun bir ‘aaaaaaaaaa!’ çekip kitabı alıp mıncıklıyordu.. satışa yönelik bu tür dizaynlar hep etkili olur zaten.. kitabı alıp okumasalar bile karşısına geçip saçlarını tarayıp, makyajlarını, ya da sakal tıraşlarını yapabilirler örneğin.. komik mi, dalga mı geçiyorum.. yok, kesinlikle öyle bir niyetim yok.. nasıl olsa okumayacakları ya da birkaç sayfasını çevirip atacakları o kitap bari o işe yarayabilir.. bu aynalı kapak gibi işte yıllar önce mesela ant yayıncılıktan çıkmış kapağında üç tane kurşun deliği olan bir kitap görmüştüm.. o da gayet etkileyici kapağı olan bir kitaptı bence..
geçenlerde ‘zaferimin’ bir sahaftan aldığı kitapları beraber incelerken, bir zamanlar güzel şiir kitaplarının çıktığı ve genel yayın yönetmenliğini cevat çapan’ın yaptığı ‘iyi şeyler yayıncılık’ tarafından yayınlanmış olan ‘kenneth rexroth’un ‘aşk ve isyan’ (çeviri : güven turan..) adlı şiir kitabını elime aldım.. daha önce birkaç yerde şiirlerini okuduğum ‘kenneth rexroth’un bu kitabı beni oldukça heyecanlandırmıştı.. şiirlerine daldım hemen.. çok ufak harflerle basılmış olduğundan bir süre sonra gözlerim yoruldu ve kitabı kapattım.. kapatır kapatmaz da ön kapakta şairin isminin ve kitabın isminin bir yara bandına yazıldığını fark ettim.. evet evet bir yara bandı.. üzerinde delikleri olan gerçek bir yara bandı.. elinizle sökebilirsiniz isterseniz.. esas sürpriz ise yara bandının nereye yapıştığıydı.. kitabı tam olarak açıp kapak tarafını incelediğinizde görüyordunuz ki kitap kapağı insan derisi olarak tasarlanmış ve insan vücudunun göğüs kısmı kapağın tamamına alınmış.. bu göğüs kısmı sanki jiletle ya da kesici bir aletle defalarca kesilmiş gibi dizayn edilmiş.. arka planda alt kapağın kırmızılığı sanki kan gibi görünürken bu yaralardan birinin üzerine gerçek yara bandı yapıştırılmış ve yazar ile kitabın ismi oraya basılmış.. bu etkileyici tasarımı sanırım ‘tibet sanlıman’ yapmış, kapaktaki fotoğraf ise ‘azmi dölen’e ait.. ikisini buradan tebrik edip, teşekkürlerimi sunuyorum.. bu etkileyici tasarımla birlikte kitabın tek handikabı çok ufak puntolarla basılmış olması.. rahat bir okuma olanağı sağlamadığı gibi gözleri de hemen yoruyor.. ama yine de gerçekten hayatım boyunca gördüğüm en etkileyici kapaktı bu.. her elime alışımda sanki ilk defa görüyormuşçasına yine inceliyorum kapağı..
ha bu arada sakın bu da ticari bir düşünceyle hazırlanmış bir kitap deyip içindeki muhteşem şiirleri es geçmeyin.. ‘kenneth rexroth’ gerçekten etkileyici ve politik bir şair.. kitabın adı gibi ‘aşk ve isyan’ın yanı sıra her bir dizeden ‘paris komününden, kronştad’a, ‘ispanya’daki yaşanan acılardan, dünyanın dört bir yanındaki ayaklanmalara kadar izler bulunuyor.. acı, sevinç, ihanet, direniş ruhu, aşk gibi birçok insani ve bazen de kötü, duygu ve olayların anlatıldığı ‘rexroth’un şiirlerinin her birini tekrar tekrar okuyacağınıza eminim.. tabi bu kitabı bulabilirseniz çünkü yeniden basımının yapılıp yapılmadığını bilmiyorum.. bulursanız eğer çok şanslı birisi olduğunuza inanın.. gülüşlünüzle kalın.. Crockett..)