Muhsin Bey / 1986
Sahiplendiğim filmler için çok iddiali söylemlerden özellikle çekinirim. Lakin kredimin sonsuz olduğu ve bu tanımlamanın dışında tuttugum mühim bir kaç yapım var. Onlar için futursüzca söz söyleme hakkı tanıdım kendime. bunların başlıcalarından birisi de Beyoğlu Kuledibi’ni kendine mekan edinmiş Muhsin Bey. Kendi zamanında oldukça bol, ucuz çekilen Arabesk şarkıcı filmlerinin aksine oldukça seçkin, duygusal gerçekliği olan filmde; iç mekan çekimlerinde pavyon, gazino piyasasının kalesi diyebileceğimiz Unkapanı tercih edilmiştir. Muhsin Bey, yozlaşmaya başlayan şehirden kurtulup, popüler değerlerin dışında kalan İstanbul semtleri’nde yaşamayı diler. Nesli tükenen Muhsin Bey’e baki selam.
Teyzem / 1986
Ankara’da yaşayan Umur anne ve babasıyla İstanbul’a gelerek dedesinin evine yerleşir. Teyzesi Üftade’yi (Müjde Ar) ilk kez gören Umur onunla yakınlaşmaya başlar. Üftade ile Umur’un Eminönü-Kavaklar hattı turları, Kapalıçarşı ve İstanbul Arkeoloji Müzesi gezileri ile tarihsel güzelliğe tanık olmak mümkün. Bunun yanısıra yapılaşmanın getirdiği ahşap evlerle yarışan beton evlerde şehre egemen olmaktadır.
Sis / 1988
Farklı siyasi görüşlere sahip iki kardeşten biri öldürülür. Hakimlikten istifa eden baba, suçlanan diğer çocuğunu saklamakla birlikte kendisi de kuşku duymaktadır. Bu temelde sürecin siyasi havasını oldukça iyi aktaran Zülfü Livaneli, filmde de sisli bir İstanbul’u kendine mekan edinmiştir. Erol’un (oğul) saklandığı Eminönü’ndeki eski han’dan Süleymaniye Camii ve Galata Kulesi’ni görürüz.
‘Herdem’