‘SOKAK MOBİLYALARI..’ – OKTAY GÜZELOĞLU

‘bazı kitaplar vardır yıllar geçse de ayrılamazsınız onlardan.. yanınızda taşırsınız devamlı.. uzun yolculuklara değil kısa yollara gittiğinizde bile çantanızda olurlar.. eski sevgililer, eski yaralar gibidirler.. tam unuttuğunuz anda size kendilerini hatırlatırlar.. ya bir gülümseme yayılır yüzünüze ya da bir hüzün çöker göğsünüze.. hemen onları açar okursunuz, belki derin bir nefes alır belki de kalp atışlarınız hızlanır heyecanlanırsınız.. çünkü o kitaplar hiçbir zaman güncelliklerini yitirmeyecek, hayatın içinden gelen, kanlı canlı, yaşayan, nefes alan kitaplardır..

benim de işte öyle hayatın içinden gelen kitaplarım vardır.. yıllar geçtikçe bir iki derken çoğalıp beni kuşatmaya başladılar.. yanımda taşıyamaz hale geldim hepsini.. aralarında tercihler yapmak ise ne kadar zor oluyor bilemezsiniz.. çok uzun sürecek yolculuklarda çoğunu almaya çalışırım yanıma..

bu tür kitaplarla ilgili mutlaka yapılması gerektiğini düşündüğüm bir önerim de var.. hani çocuklara, gençlere hiçbir şey vermeyen eğitim sistemimizin meşhur 100 temel eser midir nedir tam ismini bilmediğim bir listesi var ya işte o listeye bu kitaplar mutlaka yazılmalı ve eğitim gören gençlere ve çocuklara hayatın içinden gelen bu kitaplar mutlaka okutulmalı..

listeye eklenmesi gereken kitapların başında (az çok beni tanıyan herkes bilir) ‘gaye boralıoğlu’nun ‘meçhul’ü gelir.. güncelliğini sonsuza dek yitirmeyecek bir hayat hikayesi.. kurmaca da olsa bence yüzde yüz hayatın içinden gerçek bir hikaye.. ‘manuel çıtak’ın yine hayatın içinden gelen fotoğrafları kitabın gücünü daha da arttırmıştır.. sanırım bir iki kere ‘aylak adamız’da bu kitabı tanıtmış ve alıntılar yapmıştık.. iletişim yayınlarından çıkan bu kitabı şu aralar sanırım bulmak mucize gibi bir şey.. hâlâ okumadıysanız çok şey kaybetmişsiniz bilesiniz.. bulun ve okuyun mutlaka..

hayatın içinden gelen kitaplarımdan birisi de ‘taner ay’ın yıllar önce ‘çalıntı’ yayınlarından çıkmış olan ‘yeşilçam sokağı fotoğrafları’ kitabı gelir.. o da hayatın bir başka alanına çevirir kalemini, ülkemizin sinema emekçilerinin hayatlarından kesitler sunar.. kitapta ‘yadigar ejder’den zerrin doğan’a, sadri alışık’tan ahmet tarık tekçe’ye, cevat kurtuluş’tan hayati hamzaoğlu’na, neriman köksal’dan aliye rona’ya, yılmaz güney‘den kazım kartal’a toplam 31 sinema emekçisinin hayatlarından hikayeler vardır.. bulununca derhal alınması hemen de okunması gereken kitaplardan bir tanesidir bu.. özellikle sinema eğitimi alan ya da sinemaya meraklı olanların elinin altında mutlaka olması gereken kitaplardandır..

ve sırada bir kitap var ki aylardır çantamdan çıkmıyor, her gün elime alıp değişik yerlerini tekrar tekrar okuyorum : ‘sokak mobilyaları..’

‘oktay güzeloğlu’nun bu muhteşem kitabında beyoğlu’nun arka sokaklarında, tophane’de, tarlabaşın’da, dolapdere’de, kasımpaşa sokaklarında yaşayan kimimizin meczup, evsiz, düşkün, kaldırım mühendisi ve birçok olumsuz kelimeyle nitelendireceğimiz, hayatın sillesini bir şekilde yiyen, ışığın çok uzağında ama yine de umutları olan 28 insanla yapılan röportajlar, hayat hikayeleri var..

çoğu her gün yanından geçtiğimiz, beraber otobüse bindiğimiz, iskele verilmeden beraber vapurdan atladığımız insanlar.. kimisi önümüzü kesip bir şarap parası için sinyal çeken, kimisi ağzımızdaki sigaradan bir fırt isteyen kişiler..

kimler yok ki kitapta.. mesela ‘recep bülbülses..’ kim tanımaz ki onu.. abuk sabuk televizyon programlarında, bir şekilde haber bültenlerinde hep boy göstermiştir kendisi.. bahsedilmesinin nedeni müziğe olan aşkı, sesi değil de onun yarattığı iddia edilen olaylardır.. halbuki recep’in derdi sadece ekmeğini kazanmaktır.. aslı mardin’den gelmedir ama kendisi fatih’te doğmuştur.. ses sanatçılığı yanında birçok filmde figüran olarak ya da küçük rollerde oynamıştır.. kendine müzik aşkını bizzat ‘zeki müren’imizin aşıladığını anlatıyor kitapta.. recep ayrıca cinsel tercihi nedeniyle yaşadıklarını da anlatıyor fakat cinsel özgürlükler konusundaki tutucu yaklaşımını insan aklı almıyor..

başka kimler mi var : 45 sene sinyalcilikle yaşadığını söyleyen çanakkale doğumlu ‘kafa sami’ abimiz var.. ‘kafa sami’ abimiz sinyalcilikle yaşadığını hem de 45 senedir böyle yaşadığını iddia ediyor fakat gönlünün tok olduğunu fazla para, zenginlik filan hiç düşünmediğini söylemekle kalmıyor ‘iki şişe güzel marmarayı, otel parasını buldum mu vehbi koç benim, anadın mı’ diyor.. ‘sen hiç aşık oldun mu.. aşka inanır mısın kafa sami abi..’ diye sorulunca da verdiği cevap ‘bukowski’ ustanın kitaplarından fırlamış gibi suratınızda patlıyor : ‘ben bir şeye inanmam, yoluma bakarım, iki güzel marmara, sigara, otel parasını buldum mu, hani bir yerde kral benim anadın mı..’

tiner ve soba boyası çeken burhan’dan, türkücü hasan’a, dönülmez akşamın ufkundaki şarkıcılar hüseyin, kamil, ahmet adlı arkadaşlardan, lotaryacı şengül’e, akrobat selo’dan pavyoncu rezzan abla’ya, pala dayı’dan doberman mehmet’e, birçok albüm yapan ve dolandırılan ampul ibo’dan avare abdullah’ına kadar niceleri geçit yapıyor bu muhteşem kitapta..

‘doberman mehmet’in tanıklık yaptığı ölü sevicilerin kan donduran hikayelerinden, bir zamanlar paraya para demeyen beyoğlu’nun en güzel kadınlarından birisi olan ‘vivi’nin önlenemez düşüşünün acı hikayesine kadar yüzlerce gerçek hayatın içinden olaylar anlatılıyor kitapta..

kitaptaki en ilginç karakterlerden birisi de  bir dönemin meşhur dolandırıcısı ‘selçuk parsadan’ı yetiştirdiğini söyleyen hem yazar, şair olan hem de ‘aloculuk’ tabir edilen dolandırıcılık işinin de ustalarından olan : ‘kubilay günay..’ anlattıkları bir zamanların türkiye’sine de ışık tutuyor..

yine 1934 istanbul tophane doğumlu ‘sabo ablamız’da kitaptaki önemli şahsiyetlerden birisi.. röportajı okuyup geriye dönüp röportajın başındaki siyah beyaz fotoğrafındaki güzelliğine  tekrar baktığınızda gözleriniz doluyor.. bir zamanların istanbul’unun tanınan sanatçılarından birisi ‘sabriye erkuş..’ tanınmış ses sanatçılığından şimdilerde dizilerde, filmlerde, kliplerde küçük roller, figüranlıklar kaparak ekmek arasını çıkarmaya çalışan bir hayat hikayesi.. düşüşe geçtiği sıralarda 8-10 seneye yakın meyhane işletmeciliği de var ‘sabo abla’nın.. anlattıkları bir derya.. ve düşüşünün nedenlerinden bahsederken bir nedenden de şöyle bahsediyor : ‘gel sabo abla, gel sabo abla.. yedir, içir, ver, avanta, lavanta hepsi bu.. hararete buz mu dayanır..’

işte bazılarımızın gördüğünde kafasını çevirip görmezden gelerek yanından geçip gittiği insanların hikayeleri var bu kitapta.. halbuki her an hayatın bizlere de benzer tokatları atıp aynı durumlara düşebileceğimiz yaşamlar bunlar..

sevdiklerine ‘ben geçmişimi yaktım, sen de geleceğini yak’ diyecek kadar da cesur ve sevgi dolu güzel insanların hikayeleri..

birçok sinema kitabını da bizlere kazandıran‘+1 kitap’ yayınlarından çıkmış ‘oktay güzeloğlu’nun bu kitabı..

kitabındaki röportajlarında filmi yapılacak, romanı yazılacak sayısız hikaye var..

bir yerde bu kitap önünüze çıkarsa şansınıza teşekkür edin ve kitabı edinerek hemen bir köşede bir solukta okuyun.. bir solukta okuyacaksınız çünkü ‘oktay güzeloğlu’nun bu kalın kitabı elinize yapışacak ve bitirene kadar bırakamayacaksınız..

kitabın yazarı ‘oktay güzeloğlu’na, kitabın eşsiz kahramanlarına buradan bir kez daha sonsuz teşekkürlerimi, sevgilerimi sunuyorum..

bu üç kitabın olmadığı kitaplık eksik bir kitaplıktır.. ve son olarak yanlış anlaşılabileceğimi düşünsem de şunu yazacağım : bu üç kitabın üçünü de okumayan bir insan eksik kalmış şansız bir insandır..

kitapla kalın..’

Crockett..

‘SOKAK MOBİLYALARI..’ , OKTAY GÜZELOĞLU , ‘+1 KİTAP’ Yayınları, 384 Sayfa, Şubat 2007..

 

Comments are closed.