‘OZA’
XIV
selam oza, evde, geceleyin
ya da uzakta bir yerde, neresi olursa olsun,
havlarken köpekler, yalarken kendi gözyaşlarını
senin soluğundur duyduğum ses
selam oza!
nasıl bilebilirdim, sinik ve gülünç
bir kişi gibi, ürkerek giren bir göle,
gerçekte korku olduğunu aşkın, söyle?
selam oza!
ne korkunç, bir başına düşünmek şimdi seni?
daha da korkunç, bir başına değilsen oysa :
şeytan öylesine doyumsuz bir güzellik vermiş ki sana
selam oza!
ey insanlar, lokomotifler, mikroplar
gerin kanatlarınızı elinizden geldiğince ona
harcatmam onun dokundurtmam kılına
selam oza!
yaşam bir bitki değilse aslında
neden dilimliyor, parçalıyor insanlar onu
selam oza!
ne acı bu denli geç rastlamak sana
ve böylesine erken ayrı kalmak sonunda
karşıtlar getiriliyor bir araya
bırak çekeyim kahrını ve acını kendime
çünkü acılı kutbuyum mıknatısın ben,
sense sevinçli. dilerim sonuna dek kalırsın öyle
dilerim hiç bilmezsin ne denli hüzünlüyüm
inan, kendimle üzmeyeceğim seni.
inan, ders olamayacak sana ölümüm
inan, yük olmayacağım sana yaşamımla
selam oza, dilerim ışıl ışıl kalırsın hep
bir sokak fenerinden sızan bir ışık gibi.
suçlayamam bırakıp gittiğin için beni.
şükür ki girdin yaşamıma
selam oza!
ANDREY VOZNESENSKI
‘Oza’, ANDREY VOZNESENSKI, Çeviri : MEHMET H. DOĞAN, TURGAY GÖNENÇ, İLERİ Yayınevi, 1992..