‘insan kalmaktır zor olan…’

‘aklım almıyor.. dünden bu yana o kadar şaşkınım ki.. konuşulanlar, yazılıp çizilenler.. kanım duruyor, beynim donuyor ve insan olmaktan duyduğum utançla kusuyorum. herkes insan doğuyor ama, herkes insan kalmayı beceremiyor.. merak ediyorum böyle insan olmaktan uzak düşmüş insanlar gerçekten insan mı? ki onlar insansa ben değilim.. olmak da istemiyorum.
 
şu geldiğimiz nokta da neyin nesidir kavramakta güçlük çekiyorum. kardeşi kardeşe vurduruyorsun, ardından onlarca insan ölüyor.. daha ben bunun şokunu üzerimden atamamışken, benim ırkıma ve dilime laf uzatacaksın. sen kimsin ulan.. kim. senin yüreğinde taşıdığın da acı mı, sen benim gibi mavilere karalar bağladın mı ? sonra bu acı yetmezmiş gibi geçip gözlerimin içine baka baka; soykırım yapıp bunların hepsini katledeceksin. ne demek bu.. sorarım size. binlerce yıldır bu topraklar üzerinde insan gibi kalmaya direnen insanları linç edeceksin, onları bu vatandan sürecek ya da katledeceksin öyle mi… orda duracaksın işte.
 
soykırıma falan gerek de yok arkadaşım. geldiğimiz nokta bunun beterini gösterdi bize. van’da olan depremden rant sağlamaya çalışan o şahsiyetsiz yaratıklara sesleniyorum. siz haddinizi bilin.. kimsenin kimseye üstünlüğü yoktur. sen kimsenin ırkına laf uzatamazsın. sen kimsenin acısından mutluluk resimleri çizip de geçip karşısında mutluluk naraları atamazsın, çünkü sen insansın ve insan olan durup düşünür. bu topraklar üzerinde oynanmaya çalışılan o faşizan oyunlara hiçbirimiz gelmeyeceğiz. tam aksine asıl şimdi birbirimize sarılacağız. günlerdir darmadağınım, içim yanıyor, bedenim iflas etmiş durumda, ruhum kendini çeperliyor her nefeste. bu kadar mı uzak düştük biz insan olmaktan, peki ama ne zaman ve nerde yitirdik biz bu değerleri. yazık… çok yazık.. sözün bittiği yer sanırım tam da burası.
 
orada burada okuduklarım gerçekten utanç verici. insanları ya da o insan kılığındaki yaratıkları görmemek için gözlerime perde asıyorum bundan böyle. duymamak için gece gündüz kulağımdaki müziğin sesini yükseltiyorum. tıkıyorum ruhumu yaşama ve susuyorum ve acıyla ve utançla izliyorum sizleri. ilahi adalet öyle mi, iyi olmuş öyle mi, taş üstünde taş kalmasın öyle mi… orda sadece doğulu vatandaşlarımız mı var, bizim orda okuyan çocuklarımız, gençlerimiz yok mu, memurlarımız, öğretmenlerimiz, askerlerimiz.. onlara ne olacak. siz böyle söylemlerle mi insanlığınızı gösteriyorsunuz. böyle mi insan kalmaya direniyorsun. şu aşamada bile kendim için insan diyemiyorum. insan kalmaya direniyorum, diyebiliyorum. neden insanlığımdan utandırıyorsunuz bizim gibileri.. nedeeeen…
 
hadi bu insanlar cahil, hadi bu insanlar okumamış, görmemiş.. peki ya milyonlara hitap eden o ulusal kanalların spikerleri.. sizler de mi okumadınız, sizler de mi hala cahilsiniz.. şey pardon, her okuyan insan değildi dimi.. sen insanların bilinçaltına yavaş yavaş faşistlik tohumları ekemezsin. sen insanları doğulu batılı diye bölemezsin. sen önce haddini bil.. aptalsın ulan. ağız dolusu küfrediyorum senin gibilere. çünkü aylakdaşımın dediği gibi elimden yalnızca bu geliyor. elimden gelenin fazlasını da yapmak isterdim ama, seni sadece şikayet etmekle yetindim. umuyorum ki gereği yapılır da seni ve sizin gibileri o ekranlarda görmeyiz… dünya insanı olmayı öğreneceksiniz.. öğrenmek zorundasınız.. yoksa sizinle birlikte hepimiz gömülüp gideceğiz. dünya insanı olun ve insanları kategorilere ayırmadan, dil, din, ırk, cinsiyet ayrımı yapmadan herkese eşit şekilde sarılın.. yoksa insanlığından şüphe ederim.
 
insan olmak değil, insan kalmaktır zor olan. lütfen durup bir kez daha düşün. ve ruhunuz bedeninizde mi diye yoklayın…’

‘Mavinin Çığlığı’

Comments are closed.