‘yaşadığımız ülke, yaşadığımız dünya o kadar hızlı şekilde değişik süreçlerden, olaylardan geçiyor ki artık yetişebilmek mümkün değil..
‘aylak adamız’da, ‘gündemle ilgili yazılar eskisi gibi sık çıkmıyor’ diye bazen eleştiriler geliyor.. ‘bir sessizlik hakim’ diyorlar bizim için.. dördüncü senemizi doldurmaya çalıştığımız şu günlerde bu tür eleştiriler için şunları söyleyebilirim bizim hiçbir zaman gündemle ilgili bir yayın politikamız olmadı.. herkes kafasına göre yazıyor burada.. sitemizin üzerinde ‘haber sitesi’ ya da ‘gazete’ veya ‘dergi’ künyesi yok.. bizim adımız ‘aylak adamız..’ aylağız biz.. gündemin içindekilerden dilediğimize yazıyoruz, dilediğimize susuyoruz.. gündemle ilgili gerekli tepkileri burada vermiyorsak da gereken yerlerde veriyoruz zaten merak etmesin ‘bazıları..’
‘oblomovluk’ yapmaya gerek yok.. boş laflara herkesin karnı tok, bizim de tok.. ‘insan’ olan gerektiği yerde gerektiği şekilde tepkisini verir, vermeyen zaten insan değildir.. yaşanan süreçlerden çok öfkelendiğimiz, sinirlenip masaya kapıya vurduğumuz, öfkeden midemizin delindiği anlar oluyor.. damarımıza basılmayan gün yok.. sinirlenmemek elde mi.. biz insanız.. insanlığını unutmamış insanlarız.. insanlığımıza yönelik her türlü söylem, olay ve sürecin karşısında her zaman dimdik durduk ve durmaya da devam edeceğiz.. tweeter, facebook ya da bilmem hangi sanal alemde iki tweet, bir iki mesajla ruhumuzu vicdanımızı rahatlatmıyoruz biz..
dünya ayakta, dünya finans kapitalinin kalbinde on binler eylem yapıyor, dünyanın bütün kentlerinde bu eylemlere ses verilerek aynı şekilde eylemlerle destek veriliyor ama ülkemizde ne mi yapılıyor tweet atılıyor.. üç beş kelam yazan yazarlar dahi süreci tahlil yeteneğinden bile yoksunlar.. dünyanın değişik ülkelerindeki iç çatışmaları arap baharı veya halk ayaklanması diyerek yere göğe sığdıramayanlar yaşanan sürecin ne olduğu ve bu ayaklanmalar sonucunda şu anda durumun ne olduğu konusunda sessizler..
zaten dikkat ederseniz televizyonlarda, gazetelerde konuşup yazanlar hep aynı tipler.. kanal kanal aynı tipler dolaşıyor.. sanki klonlanmış gibiler.. hele bir karı koca var maşallah her konuda uzmanlar.. siyaseti bıraktılar magazinden, spora her konuda söyleyebilecekleri bir şeyler var.. bir de bunların ağa babaları var.. kadının yaşı yüz mü oldu iki yüz mü bilmiyorum.. yetmişlerde seksenlerde solcuların kanını içen darbelerin şakşakçılığını yapan bu kadın şimdilerde darbe karşıtı ve demokrasi havarisi olmuş.. ve her şeyi kendisi biliyor ve tek o biliyor.. her konuda uzman.. atom fiziğinden bahsedin sizi çırak çıkarır uzmanlığıyla.. çevreden bahsedin uzman.. kendisi bir ara verse gençlerin (genç dediğim zaten kendileri gibi düşünmeyenlerin şu anda medyada yeri yok, nasıl olsa kendisi gibi düşünenler gelecek rahat olsun, gözü arkada kalmasın) önünü açsa, bir sussa, bir gidip emekliliğini yaşasa ama yok kurulmuş saat gibi yirmi dört saat ekranda ve gazetelerde.. lan bir git ya bir git, bir sus ya.. tamam kabul ediyoruz her şeyi sen biliyorsun.. ama sen bir sus ya.. geceleyin uyurken bile kendi kendine konuşmuyorsa cezalandıracağım kendimi.. bir ay müzik dinlemeyeceğim, film izlemeyeceğim..
işte böyle şimdi dünya gündemi tweeterdan ve facebooktan yönetiliyor-muş.. iktidarlar, otuz küsür yıllık diktatörler tweeterla, facebookla devriliyor-muş..
ya gidin kocaman kocaman insanlarsınız, artık yemeyin bizi yahu.. bunları yazanların çoğu da eski solcu, örgütçülükten gelen tipler.. toplumsal olayların ve sosyal patlamaların sanal alemdeki örgütlenmeler sayesinde oluştuğuna inanıyorlar ve inandırmaya çalışıyorlar.. ee peki soruyorum onlara mesela bu sanal alemde örgütlenip, iktidarı devrilen mısır’da şimdi yönetimde kim var.. mübarek’in bilmem kaç senelik ordusu değil mi.. nerede oradaki iktidarı deviren kitleler..
yok arkadaş yok.. biz de gündem filan yok.. arada dileyen burada kafasına göre gündemle ilgili vesaire ile ilgili yağar dilediğine.. o kadar.. haber ajansı değiliz.. dileyen yüz bin milyon ya da milyar bilmiyorum tane sanal haber sitesinden olmadı, tweeterdan filan takip edebilir gündemi..
alın bakın her yerden şimdi bangır bangır bağırıyorlar : ‘kaddafi öldürüldü..’ gündem yine değişti-rildi.. dünya anlık yaşıyor artık.. herşey o kadar hızla değişiyor ve gün-cel-le-ni-yor-ki insanlar değil bir şeyler yapabilmek, daha durumu veyahut olayı idrak edemeden, düşünemeden gündem hoop değişiyor.. ‘hop hoop değiş tonton.. hooooooop gündem oldum..’
ama biz gündemin ta içindeyiz, göbeğindeyiz.. kafamız da gönlümüz de vicdanımız da rahat.. vicdansızlar, ruhsuzlar düşünsün..
dünyayı yaşanmaz hale getiren gündemlere rağmen biz yaşıyoruz ve yaşayacağız.. ‘yaşamak gerek vanya dayı..’
isteyen bizi okur isteyen okumaz.. bir iddiamız veya bir amacımız yok burada..
rahatta..
gülüşünüzle ve dilediğiniz ‘gündeminizle’ kalın..’
Crockett..
(1. not : benim gündemim mesela şimdi ‘halo dayı’ bizim mekandan çıkarken litrelik jack’in ‘yanlışlıkla ‘halo dayı’nın çantasına girip mekan dışına çıkması..’ ikinci gündemim robert walser’in can yayınlarından yeni çıkan kitabı ‘tanner kardeşler’.. üçüncü gündemim ‘t’ kapaklarından yaptığım tavşanlara bir çiftlik kurma projesi diyelim.. artık saymayayım.. lanetlenmeyeyim.. gündemim saymakla bitmez.. ama bizim gündemimiz anlık değişmiyor hep bir yerlere not ediyoruz hızla akıp giden dünyayı.. işlenen cinayetler, insanlık suçları, patlayan bombalar, katledilen insanlar hep gündemimizde.. ‘hiçbir şey insan hayatından daha değerli değildir..’ bizim felsefemiz bu.. insana karşı olan, cana kıyan her şey, herkes düşmanımızdır.. ama bilsinler ki dünyayı bizden alamayacaklar, çalamayacaklar.. kazandık dedikleri anda kötülerin sonları suya sabuna dokunmayan kendi sinemaları hollywood filmleri gibi olacak : ‘iyiler kazanacak..’ kötüler kendilerini biliyorlar zaten.. bundan iyi aylak gündemi mi olur..)
(2. not : ha şimdi yukarıdaki yazıda tweeter filan bilmem neyin adını yanlış yazmış olabiliriz, dilediğiniz kadar gülebilirsiniz, biz de gülüyoruz..)