Dili çözüldü zamanın, yaşanan her an dile geldi
Hesabı kesildi acının ve hayatın akışı umudun gölgesine yerleşti
Soyu tükendi hakikatin, çünkü her gerçek sihirli bir masala evrildi.
Her söz günaydın kadar güneşliydi, ve her gece sıcak bir ev gibi huzurlu.
Şimdi her şey bir başka akışa yürüyor, eteğine yapışmış acı, tutku, özlem, kavga, inat, umut, ayrılık çocuklarıyla,
Ey yürek!
Geliyorum ardından dört nala,
Sabırla seni beklemekteyim, şakaklarımdaki beyazları seriyorum yollara izimi yitirmemek için
Ben uzun zamandır böyle kayıp, böyle garibim
Şimdi kapısını çalıyorum bütün keşkelerin, son bir helallik için
Anne!
Dönmezsem bana kızma, belki yeniden doğurursun beni ben yitirirsem kendimi
Anne!
Bırak beni gideyim, ayağım bilmediğim asfaltlara değsin, toza bulansın her yanım
Dizim kanasın acı çekeyim, ağlayayım, kaybolayım, üzüleyim, kavga edeyim, heyecanlanayım….
Sana yıldızların ışıltısıdır yüreğimden akıttığım, ve bütün benliğimi saran
Bir de en büyük merakım uyurken yüzünün aldığı şekil
Ve sen arama boşuna ben yoldayım şimdi
O başka varoluşa, o büyülü ana ve sana…
‘TOPAL KUŞ’