göklerde eriyip gitmek isterdim,
yaşamın ışıklı ve dingin olduğu,
sürekli ve huzur veren bir esriklikte,
beyaz bulutlarda gezintilerin mutluluk verdiği –
dante’nin yıldızlar arasında yaşadığı yerlerde..
biliyorum, çünkü gördüm gözlerimle
ışıklı bir günde tarlalarda bir çiçeğin
nasıl açıverdiğini goncasını –
ruh da öyle açar işte,
tıpkı böyle olur bu, yemin ederim –
ansızın gelen bir şafak gibi
ya da baharın, ilk uyanışıyla
çiçeklerle donatması gibi leylak ağacını..
fakat ne yazık.. başladım anlatmaya
ve beklerken şiiri, izliyordum ki
yüce kartal imgelerinin
inişini çevremdeki toprağa;
ürkütüp kaçırdı öteye insan sesleri
o altın kanatlı soylu kuşları..
ve yitip gittiler.. bakın
kan nasıl da fışkırdı yaramdan..
bugün benim için dünyanın simgesi
kırılmış kanatlardır.. savatlanmaya
altın teslim olur, ruh değil –
acı içindeyim, ruhum henüz diri
dar bir mağarada sıkıştırılmış bir geyik gibi –
ve ağlıyorum ve gözyaşlarıyla
intikam alıyorum kendimden..
JOSÉ MARTİ
‘GÖKLERDE ERİYİP GİTMEK İSTERDİM..’, Çeviri : ATAOL BEHRAMOĞLU, CAN Yayınları, 118 Sayfa, Eylül 2011..