yanlış doğurmuş bizi doğuran oysa. anasının rahmini yırta yırta tersinden gelmişiz bu yaşama. varlığım varoluşa kelepçe olmuş gibi.. ne çıkarabiliyorum bileklerimden ne olduğunu kabulleniyorum o kelepçenin. acılarla birikiyorum ve acılarla büyüyorum küçülürken. kendini kendinde öldürmüş bir tanrı gibi şaşkınlık oluyorum sonra.
kendi kendini öldürdü bütün tanrı’lar.. ben de her geçen gün kendimi öldürüyorum bir tanrıya nispet edercesine. ve ben ölürken içimde senli olan yanların da ölüyor. cesedimi yıkamadan uçurum ağzında ısırıyor birileri ve ben ne zaman in/san desem, gözyaşlarım yağıyor ruhumdan. işte o an yaşamak en çelimsiz ve en çekilmez yer oluyor.
sonra üstad ! sana karşılığı olmayan sorular soruyorum durmadan;
kirpiklerinden tutulur mu bir şiir
ve dizelerinden dokunulur mu yaşama..
ya şair.. şair kendini hapseder mi sessiz harflere..
bunları düşünürken yoruluyorum. ne yana baksam kör olsun istiyorum varlığım; ama hala yaşamda nefes alan bir varlık olmak batıyor ruhuma. şarkılar dinliyorum, bir şeyler okuyorum, bir yerlere gidiyorum; ama hep aynı halüsinasyon.. olmayan seni var eden oyunlar oynuyorum. düşler düşlüyorum düşlerinden, sana düşler alıyorum uçurum ağızlarından.. ama nefes alamıyorum hala..
umarsızlığın çarmıhında seneleri giyiniyorum, belki zaman alır seni benden diyorum; ama zamanın gücü bir tek kirpiklerinden tuttuğum şiirleri yakmama yarıyor. yaktığım şiirlerle sevişiyorum sonra sana inat, onlarla aldatıyorum yaşamı ve seni. gene de başımı yaslıyorum dizlerine. ve dizlerin hala taş dölü. sol tarafıma sapladığım seni ayıklamakla geçiyor günlerim. yolsuz bir devinimin içinde aşk hareleri arıyorum, yolu sana çıkacak olan. oysa yol bile sendin…
yaşamak ve yazmak; bence anlamsızken bir anlam arayışında olmaktır. deliyken akıllı olma çabasında olmaktır yazmak. tanrıyken tanrı arayışında olmaktır ve şu bizim bizim yaptığımız şey pek de akla yatkın şeyler değil be üstad ! karşılığı olmayan sorular doğuruyorum gene sana katran karasına gömü olan kadınların rahminden. ve diyorum ki üstad:
yaşamın en çekilir yeri neresidir……?
‘Mavinin Çığlığı’