‘belki bir alıntıydı yaşamlarımız…’

 

 

 

KIRLANGIÇLAR GÖÇ EDER YURDUMA…

Ayrılığın habercisidir göç mevsimi…

Bir kırlangıç uçar yurdundan, başlar kalp sıkışması , sebebsiz iç sıkıntıları hüküm sürer, uzak diyarlara gözün dalar…

Gözünden yaş gelinceye kadar ağlama isteği belirir bakışlarında…

Göç ettiğin yurdun düşer avuçlarına…

Boğulur ayrılığı besleyen tüm mevsimler…

Kırlangıçların yurdundan göç etmesi gibidir ayrılık…

Günlerce, zamana meydan okurcasına geçen sürede tebessüm oluşur dudaklarında…

Yeni bir başlangıcın habercisidir yolculuk…

Değişmiştir mevsim…

Kırlangıcın göç ettiği yurda alışması gibidir yeni bir başlangıç…

Kırlangıçların öyküsüdür sevdam…

Ayrılık ve kavuşma mevsim geçişlerinde…

Kırlangıçlar kırlangıçlar her mevsim yurdundan yurduma göç eder…

 ‘Hasibe’ 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

VE BİRGÜN…

 Ve birgün öleceğim herkes gibi…

Uzağında, belki kollarının arasında kucağında kalakalırım öylece…

İşte o zaman…

Pişman olursun yaptığın tüm çirkinlikler için…

Ve erteleyip yapmadın tüm güzellikler için de…

Keşke dersin zamanında telafi edebilseydim…

Ve alışırsın, her kaybedişin yok olması gibi basitleşir yokluğum…

Silik bir hatıra olurum bayram sabahlarında…

Coşkuyla dinlediğin o günlerde bizim şarkımız dediğin bir notada var olurum…

Ağır ağır yürüdüğün kaldırım taşlarında koşarsın nefes nefese kaldığında duraklarsın…

Albümler yerimi alır zamanla…

Duvarda iz bırakan tozlu bir çerçevede resmim olur, gözlerinde durur hatıram…

Sesim boğulur gözyaşlarında…

Aslında alışırsın diyorum ya yokluğun alışması yok…

Yağmur olmak istersin belki toprağıma karışma umudu taşır nefes alışın…

Daha fazlasını yapabilir misin?

Mesela, toprak olmayı göze alabilir misin?

Yanıma gelir misin?

 ‘Hasibe’

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ANSIZIN…

 Belki bir alıntıydı yaşamlarımız, alın terinin karışmadığı anlardan ibaretti…

Ansızın var olduk ve birdenbire yok olacaktık…

Zamansızdı yaşama karışma telaşımız…

Tüm saatlerin durduğu andı gerçek yaşam…

Farkına varabilirdik yaşananların…

Alıştığımız tüm sesler sustuğunda, duyulmayacaktı kalp atışları…

Nefes dudak arasında unutulduğunda açıl susam açıl olmayacaktı gözler…

Zaman aralığı son varılan durak olacaktı…

Yaşamak gibi ölmekte ansızın alıntı yaşadığımız an gibi gerçek olacaktı….

 ‘Hasibe’

  

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

AŞK…

Aşk kapımı çalıyor…

Kimse yok demek geliyor içimden ama nafile…

Ey Aşk, parmağını çek zilin üzerinden…

Bir iz bırak kapı eşiğine yüreğinden…

Bileyim ki sen ol gelen…

Kapılar ardında beklediğime değen…

 

Aşk kapımı çalıyor postacı edasıyla tık tık diye…

Bir ses var ta derinden…

Adınla söylenmemiş sözlerin yazılı olduğu bir mektubun var diyor…

Adımı soruyor?

Mecnun diyorum ve adıma düşüyor ismin Leyla diyor gönderen…

Mecnun susuyor Leyla yazıyor…

“Aşk kağıda yazılmıyor diyorum.”

Aşk susuyor…

‘Hasibe’

(Fotoğraflar : Blackhawk…)

Comments are closed.