‘ben hep aşk hakkında filmler yapıyorum ; başka konular ilgimi çekmiyor çünkü , sadece hislere ilgi duyuyorum.. bir de çocukların o büyülü dünyası.. nitekim aşk hakkında kafamda 30 film var ; bunların hepsini çekmeyi amaçlıyorum.. aşk ; bu büyük insani motor özellik , tek ortak paydamızdır.. örneğin kwai köprüsü’nü on yönetmene verseniz , elinizde aynısından on ayrı film olur.. ama bir aşk hikayesini on farklı yönetmene verseniz , birbirinden farklı on film görürsünüz.. çünkü her yönetmen filmine kendinden çok şey koyacaktır ; çünkü aşktan bahsetmek daha büyük yetenek ister ve insanı sırf bir hikaye anlatma çerçevesinin ötesine geçmeye zorlar.. hem hayatta insanın başına gelen karşılaşmalar o kadar gizemlidir ki , bunu yansıtmayı başarmak o kadar zordur ki ; benim merakımı gidermeye yeter.. dolayısıyla benim çoğu filmimin konusu dünyanın en sıradan bu olayıdır : o adam , o kadın ve öteki..’
FRANÇOIS TRUFFAUT
‘hayatımda düzensiz hayat süren o kadar çok örnek vardı ki , kendi kendime yetişkinlerin canlarının istediğini yapan , ama bu yüzden kendilerine ceza kesilmeyen insanlar olduğunu söyledim : bunu söylediğimden beri de değişmedim ; anti-sosyal olmamın sebebi bu.. etrafımdakilerin gönül meselelerine çok duyarlıydım , çiftlere , zinaya ; bu yüzden madame bovary’yi okuduğumda onunla aramda tam bir özdeşlik kurdum , onun para sorunları vardı , benim de öyleydi ; gizlice aşığıyla buluşuyordu , ben de gizlice sinemaya gidiyordum.. filmlerimde insanları korkunç sıkıntılar içinde gösterme hevesini bana veren de bu ; çünkü kendim hem imkansız durumlara sokma eğilimine hem de bu durumlarda korkunç acılar çekme kapasitesine sahibim ; hitchkok’u sevmemin asıl sebebi de buradan kaynaklanıyor , çünkü gerilim korkunç bir hastalık..’
FRANÇOIS TRUFFAUT
‘FRANÇOIS TRUFFAUT’ , Derleyen : RONALD BERGAN , Çeviri : EBRU KILIÇ , AGORA Kitaplığı , Aralık 2010..
‘truffaut’nun hayatımın en büyük takıntısı olduğunu çevremdeki herkes bilir.. onu çok geç keşfetmiştim.. geç bir karşılaşma oldu ama hayatımın vazgeçilmezlerinden birisi oldu hemen.. zaman geçti ve tanrım demeye başladım ona..
400 fırça darbesi.. kaç defa seyrettim bilmiyorum.. her izleyişimde daha da sevdim o filmi.. sonra yüce truffaut’nun kulluğuna , müritliğine yakışabilmek için onu herkese tanıtmaya , anlatmaya ve filmlerini vermeye başladım.. hayatımda en çok hediye verdiğim şeyler kitap olarak ‘aylak adam’ , film olarak da ‘400 fırça darbesi’ ve ‘sonbahar’dır.. gençlere , dostlarıma , yeni tanıştığım insanlara bunlardan birisini mutlaka veririm ve böylece vücutlarına sinema ve aylaklık zehrini yollarım..
godard’ı ondan önce tanımış olmama rağmen truffaut , godard’ın önüne geçti hemen.. godard da benim için o kadar önemli ve vazgeçilmezdi ki ilk başlarda godard’dan daha çok sevdiğimi kendime itiraf edemiyordum ama sonra godard da anlayışla karşıladı beni ve ikinci olmayı kabul ederek beni de rahatlattı bu zor sıralama tercihimde.. kopuyorum bunları yazarken ama gerçekler bunlar ne yapayım , benim ‘ucube’ dünyamın gerçekleri..
her neyse keşiften sonra tanrım truffaut’yla ilgili ne kadar kaynak , belge , dergi , yazı varsa toplamaya çalıştım.. türkçede pek kaynak bulamasam da izini sürdüm truffaut’nun her yerde.. her zaman sinemayla ilgili ya da fransa’yla ilgili kitaplarda isim indekslerini açıp onun ismine bakıp varsa ilk onunla ilgili bölümlerini okurum.. hastalık o derece ilerlemiş durumda anlayacağınız..
daha önce artı bir kitaplıktan kapsamlı bir ‘yeni dalga’ kitabı çıkmıştı.. yeni dalganın en büyük dalgası da bence ‘truffaut’dur.. o kitap benim başucu kitabım oldu..
dün reis’le kitap ve film avında kadıköy’ün en büyük kitapçılarından birinde aylaklık yaparken birden sıkıntı bastı.. çıkmak istedim ama reis o sırada dergi reyonunda oyalanıyor ben de onu bekliyordum.. sonra adım gibi ezbere bildiğim kitapçıda sinema kitaplarının olduğu bölüme yakın olduğumu fark edince bir bakayım , kitap mıncıklayayım bari dedim.. ayaklarımı sürüyerek oraya gittim ki ne göreyim – la la la la bu ne , truffaut ile ilgili kitap çıkmış la.. asık suratım gülümseyip nasıl da neşelendim anlatamam , reis gördü.. hemen kaptım kitabı kasaya koştum.. agora kitaplığı ‘ronald bergan’ın derlediği bu kitabı ‘ebru kılıç’ın güzel çevirisiyle bizlere ulaştırmış.. ‘ronald bergan’a da , agora kitaplığı yöneticilerine de , ebru kılıç’a da emekleri için sonsuz teşekkürler.. dünden bu yana kitabı tarumar ettim , gerçekten çok güzel bir çalışma.. truffaut’nun özellikle kendi hayatı ile godard ve hitchkok başta olmak üzere diğer yönetmenlerle ilgili değerlendirmelerini okumak için kaçırılmayacak bir kitap.. tükenmeden hemen alın çünkü ben hepsini alabilirim..’
Crockett..