YANILGI
yetişmez gülüşlerin sarılışı
ne de anlayışın
adımlardan bir çizgi olduğu yaşamın
yetişmez anlatmaya sesinin kırılışını
gözlerinin parçalanışını
alışmadıkları bir soğuktan.
gün bir ağartıyla karşılar pencerenden
seyreder gövdeni alaycı serinliğiyle
der : ‘her şey yeniden başlayacak , yeniden
sen dokunuşlarını getir doğmamış aşkların
ben yayayım çıplaklığımda geçmiş zamanı.’
ve gürültüsü sarar çevreni seslerin , gölgelerin
alırlar seni uzayan bir yorgunluğa
bırakırlar büyüyen ayçasına gecelerin.
sanırsın kimse görmedi ayla başbaşa kalırken
bilmediler ince bir camdan yapıldığını
gülüşlerin..
çünkü kimseler geçemedi dişlerinden öteye
dediler : ‘bu gökyüzü bize yeter!’
ama ben , kargınmış çocuğu düşlerin ,
sanrıların
geometri bozguncusu , büyücüsü kokuların
dinlerim taşların altında yatan yüreğimle
gövdenin kıvrımlarını , titreşen sokakları
giyerim lacivert geceden gömleğimi
derim : ‘ey kent , gel dans edelim seninle!’
paylaşırım seni akışan bir çığıltıda
sanırsın kimse görmedi
gözyaşın bıçaklanırken
paylaşırım , en güzel sesleri vermek için sana.
ERDAL ALOVA..
TERSİNMELER
her dağ
bir gün açıklar
sürgün bir deniz olduğunu
cam sıkılınca kendinden
kum dilinde konuşur
gece
bir çakıltaşı operasıdır
kurbağaların söylediği
sonsuzluğun dudağında
mavi bir uçuktur gök
kızılcıklar
o yanık yağmurlar
her ırmak
açıklar bir gün
yüzünü hiç görmediğini
ve sırayla
döneriz yaban yanımıza.
ERDAL ALOVA..
Kırık Tabletler (Seçme Şiirler ,2001,1973) , Alkım Yayınları , Mayıs 2004..