‘tek bir kelime yok , tek bir jest yok ya da siz ölüsünüz.. geldiklerini görüyoruz yavaş yavaş , bir yığın itin teki.. zaman zaman içlerinden birini tanıdığımız oluyor.. yanlarındaki küçük kız adı kötüye çıkanlardan.. yalnızca iki parmak porto.. kapıyı vurmadan girin , içeri girmeden kapıyı vurun.. menteşeleri sökün.. ön cepheleri patlatın.. bir şey yapın ama n’olursunuz.. soğan zarı incelinde görüşler duyum sinirine işliyor.. bok da sürekli yeniden başlayıp duruyor.. yerli dilde can sıkıcı traşlar , ama hep dönemin havasına bağlı , aynı erkek , yetişkin , beyaz değerler içine kapanma.. viyaklamak , böğürmek , yerde yuvarlanmak , havasızlıktan boğulmak , doğurmak , meme vermek , karnı burnunda hamile olmak , göbek bağını dişleriyle koparmak.. tamam , bir şey demiyorum , hala ve hep savaş öncesinde pıhtılaşmış zaman , can sıkıcı , yoksulluk , yoksun , beş kuruş , geçinebilmemiz için beş kuruş.. çinko evyenin üzerinde düşen damlaların izi.. vasistası açmak için bir ip.. sinekkapan ve kara turplar.. sahanlıkta alaturka yüznumara.. tel dolapta yapış yapış petrole bulanmış bir martı..’
Felix Guattari..
‘kelimeler , karınca gibi ağaçlara tırmanıyor.. testere dişleri ; çürük diş.. oturun.. mareşal portreli iki pul ve asasını temsil eden , araya sokulmuş vinyetli özel heyet.. ekşi pembe haplar : vitaminli bonbonlar , sizin bir ruhunuz var mı.. bizi kürekler götürüyor , götürüyor , götürüyor.. kıt kanaat , gün ağarırken atlar , bitek gerçeklik.. kapılara barikat kurdular , pencerelere makineli tüfek yerleştirdiler.. geceleyin , imkanlar tükendi , yok olup gitmiş , kaçamak üçüncü bir terim , maskeler ve bergamaskeler , bergamo dansları.. su dolu bir tüp ya da küçük bir şişe , radyotöre bağlanmış.. erkek kardeşi gibi yapmak için..’
Felix Guattari..
‘karanlığın içinde bir çocuk , korkuya bağlanmış , şarkı söyleyerek kendi kendini teskin ediyor.. adımlarını şarkısına uydurmuş yürüyor , duruyor.. kaybolmuş , sığınmaya çalışıyor bir yerlere ya da minik şarkısıyla iyi kötü , yönünü bulma çabasında.. şarkı , kaosun bağrındaki istikrarlı ve sakin , istikrarlaştırıcı ve sakinleştirici bir merkezin eskizi gibi.. çocuk şarkı söylerken bir yandan da sıçrıyor olabilir , yürüyüşünü hızlandırıp yavaşlatıyor olabilir ; ama şarkının kendisi zaten bir sıçrama : kaostan kaosun içindeki bir düzen başlangıcına sıçrıyor , her an paramparça olabilir.. ariadne’nin ipinde daima bir titreşim vardır.. orpheus’un şarkısında da..’
Gilles Deleuze , Felix Guattari..
Felix Guattari , Nakaratlar – Çeviri : Işık Ergüden , DOST yayınevi , Şubat 2009..