Archive for Temmuz, 2009

Maksim Gorki……

gorki-2

 

Kapitalistlerin ‘uygar’ iktidarına taraftar olanlar ve bu iktidarı savunanlar şu kanıdadırlar : Kıçlarını bit ısırmışsa , bundan ne bit , ne de kıç  sorumludur. Biricik sorumlu ‘tabiat kanunu’dur. Hayır , bundan sorumlu olan , kalın kafalının rahat oturmaya alışmış olan kıçıdır.

MAKSİM GORKİ , Küçük Burjuva İdeolojisi

 

gorki-1

Ziggy Stardust

” Eğer görmeyi biliyorsanız , baktığınızda O’ndan başka hiçbirşey görmeyeceksiniz ”

Eski Ahit

Aşk

Şartlı salıver beni , suç işlersem yine sana döneyim .

Jail_by_connorka

Aşk gerçekten Dünya’nın en büyük yarı-açık cezaevi mi ?

Günün Sözü

071207_ian_brown_01_350x350

Hayat bize bir şey vermedi , biz almamız gerekenleri Manchester sokaklarında söküp aldık .

Yaralarım benden önce de vardı……ben onları bedenimde taşımak için doğmuşum……

BANDİSTA

http://www.tayfabandista.org/

 

Print

her şeyin şarkısı

Yaralarım benden önce de vardı

Ben onları bedenimde taşımak için doğmuşum……

her şey herkesleşiyordu, herkes her şeyleşiyordu, tarih durmadan yazılıyordu, birden olanlar oldu, bir kırmızı koltukta yatarken, ekranda dziga vertov dönerken, psinoza mavladı birden, şaşkınlık hâsıl oldu, bir çapa bir votka bir ılık meltem, kıbrıs’ta dört ceset bir baker’ken, havariler mitler yazarken, uyku bastırıyordu, meneviş’ten glorya’ya sokak’ta bir votka, kadıköy evinde jacques brel çalmakta, temmuz oldu yaz bitti hoca kalk haydi, tayfa marquiz yolunda, gördüğüne inanma, gördüğüne inanma, gördüğüne inanma, sen!

Yaralarım benden önce de vardı

Ben onları bedenimde taşımak için doğmuşum……

söz: Bandista

müzik: Bandista

 

bandista-2

 

…Sollte jedoch der deutsche Leser pharisäisch die Achseln zucken über die Zustände der englischen Industrie und Ackerbauarbeiter, oder sich optimistisch dabei beruhigen, dass in Deutschland die Sachen noch lange nicht so schlimm stehn, so muss ich ihm zurufen: De te fabula narratur!
…ama eğer Alman okur, İngiliz sanayi ve tarım işçilerinin durumuna omuz silker, ya da iyimser bir biçimde Almanya’da işlerin bu kadar kötü olmadığı düşüncesiyle kendini avutursa, ona açıkça şunu söylemeliyim: “De te fabula narratur!’

Karl Marx, Das Kapital, Vorwort / Önsöz, 1867 
De te fabula narratur, senin hikâyeni anlatıyorlar… bize söyleyeceği bir şey daha vardır: Warensprache‘nin [meta dolaşımının dili], metaların dilinden telaffuz edilmiş anlatısını (biteviye kapitalizmin konuşması) tercümesi yeterli değildir: onun yerine başka bir anlatının, yepyeni bir anlamın konulması, kısacası “başka bir hikâyenin anlatılması” gerekir. Bu “yeni hikâyeyi dinlemek” için birçok kulağın dikilmiş olduğunu biliyoruz. Ama diller kendi kendilerine konuşamazlar. Farklı hikâyelerin –neredeyse sayısızca– nasıl olanaklı olduklarını anlamış olmak pek şaşırtıcı gelebilir.”

Ulus Baker, Marx’ın Bir Çift Sözü Var, 1996

http://www.tayfabandista.org/

 

bandista-3

Bütün ağıtları bir hücumda yendik……

marcriboud-esas 
(Fotoğraf : MARC RIBOUD)
ACIYA KURŞUN İŞLEMEZ
Sabrın çalkalanıp taştığı sulardadır
Çığlıklarla parçalanmış uykularda
Buruşturulup atılmış aşklarda
Ve çalınmış mutluluklardadır
Ses ile yürek
Büyük rüzgârların o yanık şarkısı
Hâlâ yükselir içimizden dağılır
Coşkunun doruklarında sürer yankısı
 
İlk kurban adanırken bir nehire
Korkunun ilk nişanında başlamıştır
Gözyaşının ilk damlasından kalma
Yaslı baharlarla gelmiştir bugüne
Kanla yazılan yasalarla
Açlığın otağ kurduğu sabahlarla
Ve sonuçsuz kalan ahlarla gelmiştir
Acıya kurşun işlemez artık
Ölüm bile bu acıyı cellat bilmiştir
 
Yok bundan böyle ter yarası
Zincir tutsaklığı ve sabır
Kırbaç yalvartması sessizliğin
Can pazarı ve kahır yok
Her şey yaşanan şu gün gibi gerçek
Adımız halk olduğu günden beri
Bir direnç olmuştur bizde sevinçler
Şimdi acının her kuraklığında
Onlar
Yüreğimizin ovalarına çiselenirler
  
Boşuna değil bu ölürcesine sevmek
Ve ölürken bile yürümek
Boşuna değil                                          
Hep yatağı olduk tarih ırmağının
Yenilgilerle durulmanın
Zaferlerle köpürüp kabarmanın
Ama hiç bir zaman
Anası olamadık geçmişi doğurmanın
 
Yıldızlar ve sular tanıktır bize
Aç ve kavruk bir memeden
Direnmeyi yudum yudum emen
Bir çocuk gibi öğrendik
Ve direndik
Ordular kurduk türkü renklerinden
Bütün ağıtları bir hücumda yendik
Acıya kurşun işlemez artık
Biz yaşamayı zulümsüz sevdik
Adnan YÜCEL
marcriboud-2

(Fotoğraf : MARC RIBOUD)

Kalıncacık

Karanlık bağçaların çürük çarık elmaları
Akşam olur eve gitmez sapısilik zembilde
Toptaşı avlusunda üç ısırgan dalında
Asılmış bir Ali’nin darısız kumruları

Bir ana göğümsü gözünü pazara çıkarıyo ta
Banaz’danZile’de köpek doğuruyo bi taze
Fatma’nın oğlanını yiyo kediler
Bi rakıdır bastırıyo öğleden sonraları.

Ne ilikler kurudu yozalan şu kemiklerde
Hasta masta değilim kırın o şırıngaları
Birileri sökün edip aya bilet kesiyorlar tam
Cebimde gidemezin en bozuk paraları

Ondan kelli yaymayasıl bir düzen
Ondan kelli çilçili küflemeler
Gırla nisan, gırla rakı, gırla sen
Bu kevgirde mi durulanır aşk makarnaları?

Metin Eloğlu

BİR EFLATUN ÖLÜM

BİR EFLATUN ÖLÜM

kırgınım, saçılmış

bir nar gibiyim

sessiz akan bir ırmağım

                        geceden

git dersen giderim

kal dersen kalırım

git

dersen

kuşlar da dönmez, güz kuşları

yanıma kiraz hevenkleri alırım

ve seninle yaşadığım

                   o iyi günleri,

kötü

günleri bırakırım.

 

aynı gökyüzü aynı keder

değişen bir şey yok ki

gidip

yağmurlara durayım.

 

söylenmemiş sahipsiz

                      bir şarkıyım

belki

sararmış

eski resimlerde kalırım

belki esmer bir çocuğun dilinde.

 

bütün derinlikler sığ

sözcüklerin hepsi iğreti

değişen bir şey yok hiç

ölüm hariç.

aynı gökyüzü aynı keder.

Behçet AYSAN

behcetaysan-gulnazcolak

BEHÇET AYSAN (Fotoğraf : Gülnaz Çolak – 2 Temmuz 1993 – Sivas)

BEHÇET AYSAN :

Behçet AYSAN (1949-1993) Ankara’da  doğdu. Selimiye Askeri Ortaokulu ve Kuleli Askeri Lisesi’nde okudu. 1968’de Ankara Tıp Fakültesi’ne askeri öğrenci olarak girdi. 12 Mart döneminden sonra politik nedenlerle ara vermek zorunda kaldığı tıp öğrenimi sırasında çeşitli işlerde çalıştı. Mezun olduktan sonra İzmit’e tayin oldu. Ankara’da psikayatri ihtisası yaptı. SSK Yenişehir Dispanseri’nde doktor olarak çalışmaktaydı. Yobazların Sivas’da 2 Temmuz 1993 yılında yakarak öldürdükleri 35 aydın insanla birlikte can verdi.

ARTIK VAKİT GELDİ GÖMLEĞİ……

deniz

ARTIK VAKİT GELDİ GÖMLEĞİ                   

Artık vakit geldi! Gömleği
            giydirelim, ha, ne dersin?”

 
Deniz’in ardında bıraktığı geçmiş
Hüseyin’in inancı
Yusuf’un aslanı
“ve bir gün mutlaka”
Hepsi o!

Yusuf’un ardında bıraktığı aslan
Deniz’in geçmişi
Hüseyin’in inancı
“baba, her biri oğlun sayılır”
Hepsi o!

Hüseyin’in ardında bıraktığı inan
Deniz’in geçmişi
Yusuf’un aslanı
“ben şimdi savaşmasam,
ilerde kimse…”
Hepsi o!

Artlarında bıraktıkları
Ben sen o biz siz onlar
Yaşayan
Yok kimse başka
Yok kimse artık

-Duydum Deniz’in sesini:
“Türkiye’nin üç tarafı denizlerle çevrili”

Yanıtladım ben de:
“Türkiye’nin üç tarafı…”
Hepsi o!

 

Tuğrul Asi BALKAR

denizz

İKİ ŞİİR : Lirik Şiir , Birini Unutmak……

 

LİRİK ŞİİR

Taşlar gibi
Duygudan yoksun dinliyorsun şarkımı.
Kesin ve karşı koymayarak unutuyorsun sen.

Foruğh Farrokhzad (1935-1967, İran)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy

FURUGFERRUHZAD

BİRİNİ UNUTMAK

Birini unutmak ışığı kapatmayı unutmak gibidir
arka bahçede o böyle yanık kalır bütün ertesi günde.

Fakat ondan sonra ışıktır o anımsatan sizlere.

Yehuda Amichai (1924-2000)

Çeviren: Vehbi Taşar

(FORGETTING SOMEONE

Forgetting someone is like forgetting to turn off the light
in the backyard so it stays lit all the next day.

But then it is the light that makes you remember.)

yehudaamichai